Zekat vermek Allah’ın
emridir. Zekat vermeyenlerin malları yarın kıyamet gününde zorlu bir yılan
haline geleceği ve sahibinin boynuna dolanarak ona azap edeceği hadislerle
bildirilmiştir. Hiç kimse böyle bir azaba düşmek istemez. O zaman, eğer
kendimizi seviyorsak, yarın mirasçılara kalacak malımız için kendimizi azaplara
düşürecek hareketlerden kaçınmalı, zekatımızı fazla fazla vermeliyiz.
Aslında zekat vermek zor
değildir. Amma günümüzde bazen zorlaştırılmaktadır. Mesela; gelin hanımın
kolunda bilezikler vardır. Onların yılda bir zekatı verilecektir. Bu zekatı
vermek o gelin hanımın görevidir. Ona farzdır. Vermezse cezayı da o çekecektir.
Amma o gelin hanımın zekat verecek başka bir geliri yoktur. Bu durumda aslında
evini zor geçindiren beye zekatı vermesi söylenir. O zavallı hem fakirdir hem
de zengin olan hanımının zekatını vereceğim diye zorlanır. Böyle olursa elbette
zekat vermek zor olur.
Hâlbuki zekât zengin olan
kişinin malından verilir. Mesela, adam ayakkabıcı. Dükkanında 400 tane
ayakkabısı var. Bunların ne en kötüsünden nede en iyisinden olmamak şartı ile
10 tane ayakkabıyı fakirlere zekat olarak verecek. Şimdi böyle zekat vermek o
kişiye zor olur mu? Hatta dükkandan on ayakkabının eksilmesi fark bile edilmez.
Diyelim adamın yüzlerce koyunu var. Hesapladı, dört koyun vermesi lazım. O
sürüden dört koyun eksilse belli bile olmaz. Bunu vermek o sürü sahibine hiç zor
olur mu? Zorluk şurada olmaktadır. Sen adama koyun verme de para ver dersen
işte o zaman zor olur. Zekatı altının içinden çıkarıp vermek gerekirken gelin
hanımın yaptığı gibi kocasına sen ver dersen elbette zor olur. Demek zorluk
dinimizin dediğini yapmamaktan kaynaklanmaktadır.
Zekat vermek malı hiç
eksiltmez. Hatta çoğaltır, bereketlendirir, şerrinden korur, telef olmasına,
başına bela gelmesine mani olur ve ahirette de en az bire on, böyle ramazan
günlerinde çok daha fazla sevap
kazandırır. Fakirin şöyle bir “Allah razı olsun” demesi de yanımıza kâr
kalır.
Vermeyince ne olur? Birincisi,
Allah’ın emrini yerine getirmediğinden isyan etmiş olursun ve ahirette de şiddetli
cezalara çarptırılırsın. Bundan başka illa zekat kadar bir mal en azından
elinden bir şekilde çıkar, bazen de fazlasını da götürür. Zekat fakirlerin malı
olduğundan yarın onlar, ahirette yakana yapışırlar. Orada yakanı onların
ellerinden zor kurtarırsın. Artık sen bilirsin.
Zekatın kimlere verileceği
ayetlerde açık olarak belirtilmiştir ve sekiz sınıfa verilir. Günümüzde çeşitli
şer-i hilelerle zekatlar okul, yurt, kurs gibi zekatın geçmediği yerlere
aktarılmaktadır. Bu öyle bir vebaldir ki.. zekat fakirlerin hakkı olduğundan
hile ile o zavallı fakirlerin malları çalınmış, gasp edilmiş olur. Bu adamlar
soygun yapsalar, hırsızlık yapsalar hiç olmazsa zenginlerin mallarını çalmış,
gasp etmiş olurlar. Bunlar bu şekilde fakirlerin mallarını gasp ettiklerinden daha
büyük bir suç işlemiş olurlar. Hayır yapacağız derken büyük vebal altına
girmektedirler. Bu arada kişi kendisi bilerek bu hileli yola baş vuruyorsa
zekat borcunu da ödememiş olacağından yarın ahirette zekat borçlusu olarak azap
göreceği açıktır.
Her işimizde olduğu gibi
zekat verirken de dinimiz nasıl diyorsa ona göre hareket edelim. Zekatı
verirken en yakın akrabadan başlamak güzel olanıdır, daha fazla sevap
kazandırır, akrabalık bağlarını geliştirir. Bu arada komşuları da unutmayalım.
….
GÜNÜN SÖZÜ: “ Başkasına
yaptığın iyiliği unut, kötülüğü unutma! Başkasının sana yaptığı kötülüğü unut,
iyiliği unutma!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder