24 Şubat 2011 Perşembe

Biz yemeği terk etmedik, yememizi Allah cc yasak etti!


Bu manaya yetişmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zira kişi isterse oruç tutuyor, yeme içmeyi terk ediyor; isterse de tutmuyor, niyet etmiyor gibi bir hava vardır. Yani, oruç tutmak sanki kişinin elinde imiş gibi düşünülüyor. Kişi oruç tutarsa sevap kazanıyor, tutmazsa günaha giriyor. Dolayısıyla oruç tutmayanlar istedikleri gibi yiyip içebilir sanılıyor.
Halbuki, gerçekte Ramazan ayının gündüzünde yeme, içmeyi ve  cinsel ilişkiyi yasaklayan Allah’tır. Nimetlerin sahibinin kendisi olduğunu ilan edercesine Ramazan Ayı’nda gündüzleyin nimetlerinin yenilmesini ve içilmesini yasaklamıştır. Kadın da en büyük nimetlerden olduğundan onu da yasaklamıştır. Dolayısıyla bu yasağa uymayanlar büyük cezayı hak etmiş olurlar. Çünkü büyük bir yasağı çiğnemiş oluyorlar. Yani kişi isterse niyet eder oruç tutar, istemezse niyet etmez ve oruç tutmaz ve istediği gibi yiyip içebilir sanılmasın. Ramazan ayında Allah cc nimetlerin sahibi olarak onların yenip içilmesini yasaklamıştır. Bu yasağa uymayanlar büyük bir suç işlemiş olurlar.
Demek ki Ramazan ayının gündüzünde nimetlerin hakiki sahibi ve yaratanı olan Allah cc nimetlerinin yenmesini ve içilmesini yasaklamıştır. İşte oruç tutup bu yasaklara uymakla Allah’a inandığımızı gösterdiğimiz gibi, bu nimetlerin de O’nun olduğunu kabul etmiş olduğumuzu ilan etmiş oluruz. Bir nevi oruç, kulluğumuzun ilanı ve emir yasak dinlediğimizin göstergesidir. Şimdi biz niyet ettiğimiz için oruç tutuyor değiliz, aksine Allah cc yasak ettiği için yiyip içmiyoruz. Niyet etmemiz bu emri ve yasağı kabul etmemiz ve itaatimizi göstermemizdir. Yasak imsak dediğimiz vakitte başlıyor. Akşama kadar yasaklara uyuyoruz ve yiyip içmiyoruz. Akşama yakın sofraların başında oturuyoruz. Çok aç ve susuz olduğumuz halde yemeklere elimizi uzatmıyoruz. Neden? Çünkü yasak henüz devam ediyor. Yasağın kalkması ezan ile ilan edildiğinden yasağın kalkmasını bekliyoruz. Adeta nimetlerin sahibi olan Allah’ın cc “buyrunuz, yiyiniz” iznini bekler gibi milyonlarca müslümanın sofralarının başında oturduklarını bir düşünün. Hiç olmazsa iftar zamanı bir milyon insanın yaşadığı Konyamızda bütün Müslümanların sofralarının başında “buyrunuz, yiyiniz” iznini beklediklerini hayal edin.Ne müthiş bir manzara değil mi?
İşte oruç böyle harika, güzel ve muhteşem bir ibadettir. Oruç, Milyonlarca müslümanın, alem-i İslam düşünülürse, milyarlarca müslümanın toplu olarak yaptıkları bir ibadettir. Şimdi, ben de müslümanım deyip te böyle ulvi bir ibadete katılmayanlar insan ismine layık mıdırlar?
Evet, eğer Allah’ı rab olarak tanıyorsan ve bütün bu nimetleri O’nun yaratıp bize ikram ettiğini kabul ediyorsan O’nun ramazan ayındaki yeme içme yasağına da uyacaksın.
İşte oruç böyle halis bir imanın alametidir. Zira oruç tutan gizli olarak yiyip içebilir. Kimse de görmez. Amma o Allah’ın her yerde hazır ve nazır olduğunu kabul ediyor ve buna inanıyor ki yalnızken de yiyip içmiyor.
Kısaca hakiki manada oruç tutanlara ne mutlu; bu güzel ibadetin kıymetini bilemeyip oruç tutmayanlara da ne kadar yazık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder