24 Şubat 2011 Perşembe

İhlas…İhlas…İhlas…


Bütün iş ihlaslı olmakta… Yani, her ne amel yapıyorsak onu, Allah’ın rızasını kazanmak için yapmakta. İşte ihlas budur…Büyük zatlar ihlası şöyle tarif etmişler: Bir şeyde hak varsa ihlas, halk varsa riyadır. Yani, bir şeyi ne için yaptığına bakacaksın. Eğer o şeyi Allah cc benden razı olsun diye yapıyorsan bu ihlastır. Yok, eğer insanlar beğensin diye onların rızasını düşünerek yapıyorsan riyadır. Hatta “Allah rızası için yapıyorum amma, insanların da ne diyeceğine bakıyorum” diyorsan o amel dahi kabul görmez. Allah cc sadece kendi rızası için yapılan amellerden başkasını kabul etmemektedir.
“Ameller niyetlere göredir” hadis-i şerifi meşhurdur. Çünkü, çok önemli bir meseleyi anlatmaktadır. Adeta bütün amellerimizi kuşatan bir hadis-i şeriftir. Çünkü, insanın niyeti ne ise eline geçecek olan da odur. Amellerimizin makbul olması, onlardan umduğumuz sevapları alabilmemiz kabul olmalarına bağlıdır. Allah’ın kabul etmediği bir amelden sevap kazanılamaz. Allah’ın kabul etmesi de ihlasla, yani yalnız O’nun rızası gözetilerek yapılmasına bağlıdır.
Demek, kurtuluşun yolu ihlaslı olmaktan geçmektedir. Çünkü ihlaslı olanların dışındakiler büyük tehlike üzerindedirler. Zira şeytan: «Senin kudretine and olsun ki, onlardan, sana içten bağlı olan halis kulların bir yana, hepsini azdıracağım» dedi. Bunun üzerine Cenab-ı hak: "Doğrudur; işte ben hakikati söylüyorum, ‘sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım’ dedi." (Sad 82-85)
İnsanların ne diyeceğine önem vermemek gerekir. Çünkü bunun bir önemi yoktur. Onlar bazen iyi derler bazen de kötü. Bunu düşünmemek gerekir. İnsanların en akıllısı peygamberimiz sav olduğu halde O’na bile ‘deli, mecnun’ gibi şeyler söylediler. İnsanların en güzel insanlar olan peygamberleri taşlayıp öldürdüklerine bakılırsa onlardan her şey beklenir. Allah’a bile nice iftiralar attıkları ayetlerle sabittir. Hal böyle olunca bir şey yapacağımız zaman onların ne diyeceğine aldırmadan Allah’ın razı olacağı işleri sırf O’nun rızasını kazanmak için yapmalıyız. Çünkü, bizim amelimizi kabul edecek  veya etmeyecek olan O’dur. Üstelik insanların ne dediğinin de bir önemi yoktur. Kabul edelim ki..insanlar sana çok iyi dedi. Ne olacak? Bunun sana ne faydası olacak? Kendisini kurtaramayan insanların sana iyi demelerinin yarın ahirette sana ne gibi bir faydası olur ki.. Üstelik o aciz insanları memnun etmek için yaptığından yarın ahirette Cenab-ı hak sana “git ücretini onlardan al” diyecektir.
Bu gerçek hadis ile sabittir. Yarın ahirette hayatını Allah yolunda veren bir şehidin, malını Allah yolunda veren bir zenginin ve insanlara islamı anlatan bir alimin cehenneme atılmaları emredilecektir. Bunların  suçları ne imiş?! Şehit olan meğer insanlar ‘ne cesur adam’ dersinler diye savaşmış. Malını veren zengin de meğer insanlar ‘ne cömert adam’ desinler diye vermiş. Alim de ‘ne bilgili, alim adam’ desinler diye anlatmış. Gördünüz mü, iş yaparken insanları düşünerek yapmanın neticesini?!
Evet, az da olsa amelimizi sırf Allah cc bizden razı olsun diye, O’nun rızasını kazanmak maksadı ile yapmalıyız. Gösteriş için yapılan çok amelden ise ihlasla yapılan az bir amel daha makbuldür.
İhlası kazanmak kolay değildir. İhlası kazanmanın en kolay yolu ölümü ve ahireti düşünmektir. Ahirette kurtulmak gibi bir derdi olan kişi ihlası kolay elde eder. Akılı  fikri dünyada ve dünyayı elde etmekte olan bir kişi ise asla ihlası kazanamadığı gibi, riyadan da kendisini kurtaramaz.
…….
GÜNÜN SÖZÜ: “İnsan kul olacak şekilde yaratılmıştır. Ya..sadece Allah’a kul olacak, yada başka her şeye ve herkese”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder