18 Şubat 2011 Cuma

Osmanlının Torunları Boş Durmuyor!


Sizler bu yazıyı okurken, inşallah, Allah nasip ederse ben, Sudan’da olacağım. Mısır’ın alt kısmında, toprak olarak bizim ülkemizden oldukça büyük bir ülke…
Üç kıtada at oynatan Osmanlının torunları bugün, atalarına yakışır bir şekilde yedi kıtada yardım kuruluşları ile muhtaçların yardımına koşmaktadır. Elbette Osmanlının torunlarına yakışan da budur.
Dedelerimiz üç kıtada at oynatıp İslam’ın bayraktarlığını yaptılar. Feth ettikleri ülkelerde öyle adil bir uygulama yaptılar ki.. yani Allah’ın hükümlerini, dinimizin emirlerini yerine getirdiler ki, insanlar Osmanlı idaresi altında hangi dinden ve hangi ırktan olurlarsa olsunlar rahat ve huzur içinde hayatlarını sürdürdüler. Bunun ne derece önemli olduğunu günümüzde dinini yaşamak isteyenlere yapılan zulümler göstermektedir. Başka dine mensup olanlara dinini yaşamakta hürriyet veren Osmanlının o hürriyet günlerinden, bugün, insanımızın öz yurdunda kendi dinini yaşayamadığı günlere... Nereden nereye… Nitekim son zamanlarda bu tip zulümlere maruz kalanlar yaşadıkları akıl almaz zulümleri anlatmaya başlamışlar ve bu zulümler yavaş yavaş basında yer almaya başlamıştır.
Osmanlı dedelerimiz dünyaya medeniyet dersini vermekle kalmadılar, öyle bir yardım severlik gösterdiler ki, dağlardaki vahşi hayvanlara bile ellerini uzattılar. Fakirleri ise hiç unutmadılar ve onlar aç iken tok yatmadılar. Şimdi ise adam evinde ölüyor da, cesedi kokuştuktan sonra veya bacadan sinekler girip çıkmaya başlayınca fark ediliyor. Bu günkü ülkemizin hali ile Osmanlının durumunu bu şekilde kıyas edersek fark daha iyi anlaşılır. Onların hayatlarında hırsızlık, gasp, zina gibi çirkinlikler yoktu!
Nihayet Osmanlı tarih sahnesinden çekildi ve asla onun boşluğunu bir daha doldurmak mümkün olmadı. Dünya halâ Osmanlının nasıl oldu da bu kadar farklı ırk ve bu kadar farklı dinden olan insanları bir arada, barış ve huzur içinde yaşattığının sırrını araştırmaktadır. Biz söyleyelim: Onlar dini esas almışlardı… Hepsi bu…Bu kadar basit.
İşte şimdi, Osmanlının bu günkü torunları da kıtalar aşarak ve dedelerini hatırlatırcasına binlerce km uzaktaki muhtaçlara yardım ellerini uzatmaktadırlar. Elbette bu gayretler boşa gitmeyecektir.
Dr. Fatih SOYDEMİR başkanlığındaki 17 kişilik bir heyetle biz de Sudan’da 1000 kadar çocuğu sünnet etmek üzere yollardayız. Çocuklarını sünnet ettirdiklerine göre demek onlar bizin din kardeşlerimiz oluyor. Görüyor musunuz, din esas alınınca nasıl kardeşlerimiz bir anda çoğalıyor ve düşmanlarımız azalıyor. Evet, ülkemiz insanının dini esas almaktan başka yapacağı bir şey yoktur. Zaten bu hallere dini terk etmekten düşmedik mi? Ekibimiz sadece sünnet yapmakla kalmayacak, su kuyuları da açmak için ön çalışmalar yapacak ve su olması muhtemel yerleri tespit edip kuyular açılacaktır. Çalışmalar ve faaliyetler Mevlüt bey başkanlığındaki KONTV ekibi tarafından sizlere ulaştırılacaktır.
Peygamberimiz sav bir hadislerinde “Sizler ancak fakirleriniz sayesinde görüp gözetilirsiniz” buyurmuştur. Evet, bizim insanımız bu hayırlı hizmetlerine devam ettiği sürece inşallah sırtı yere gelmeyecek ve eski güzel günlerine doğru yol alacaktır. Peygamberimiz sav elinden hayır çıkan kişileri müjdelemiş ve elinden şer çıkan kimseleri ise kötülemiştir. Biz yerinde duramayan ve fırsat bulduğu zaman dünya çapında işler yapan bir milletin fertleriyiz. Öyleyse durmayalım. En yakın çevremizden başlayarak –ne yapabilirim? Sorusunu soralım ve elimizden geldiği kadar iyilik yapmaya çalışalım. Şunu bilelim ki biz iyilik yapmakla aslında kendimize iyilik yapmış oluyoruz. Biraz düşünürsek bunu anlarız. Mesela, birisi bir adamı öldürse aslında kendisini öldürmüş gibidir. Neden? Ölen zaten ölecekti. Onun için fazla değişen bir şey yok. Ya öldüren? Hapislerde sürünmek ve yaptığı işin vicdan azabı ile hayatı bir anda kararacaktır. Ahirette uğrayacağı azaplar ise dayanılacak gibi değildir. Şimdi öldüren mi daha zararda yoksa ölen mi?
Dolayısıyla iyilik yapan sanki kendine iyilik yapmıştır, kötülük yapan da sanki kendine kötülük etmiştir. İyilik dostlukları pekiştirir, amma eğer bir de düşmanınıza iyilik yapabilme yiğitliğini gösterebilirseniz, o zaman düşmanlığın nasıl da bittiğine şahit olacaksınız. Lütfen, bir kez olsun deneyin. Bir düşmanınıza küçük bir iyilik yapın. Düşmanlığınızdan eser kalmayacaktır.
Cenab-ı Hak bizleri iyiliklere vesile etsin, şerlere vesile olmaktan da korusun. Amin.
Sudan’da görüp yaşadıklarımızı da inşallah diğer bir yazımızda sizlerle paylaşmak dileğimle, hepinize Allah’a ısmarladık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder