10 Şubat 2011 Perşembe

Nefse kul olmak daha zor!

Allah cc insanları öyle bir tarzda yaratmış ki hür olması mümkün değil. Daha doğrusu kendisine kul olacak şekilde yaratmış. Bu dünya hayatında insanın, Allah’a kul olmaktan başka çaresi yoktur.
Ne var ki, insanlar bir miktar serbest bırakıldıklarından, kendilerini istedikleri gibi hareket edebilir sanıp, canlarının istediği gibi yaşayıp, hür olabileceklerini düşünmektedirler.
Halbuki insan asla hür olamaz. Ya..Sadece Allah’a kul olacak, yada başka her şeye…
Allah’a kul olmanın elbet bazı zorlukları vardır. Sabaha doğru, sıcacık yatağında uyurken, hele bu kış günlerinde ‘kalk’ emrine uyup, soğuk su ile abdest almak, namaz kılmak, nefse zor gelir. Malının bir miktarını fakirlere dağıtmak,  Ramazan ayı boyunca 30 gün, özellikle uzun ve sıcak yaz günlerinde, neredeyse 20 saate yakın aç durmak, elbette nefse zor gelir amma, Allah’a kul olanlar bu zahmetlere seve seve katlanırlar; nefse kul olanlar ise bunu yapamazlar.
Ancak, Allah’ın bu emir ve yasaklarına uyma konusunda, insanlar bir derece serbest bırakılmışlardır. Sanki o zahmetlere katlanmazlarsa bir şey olmuyor gibi olur. Malının zekatını verirse, sanki malı eksiliyor, vermezse malı yanına kâr kalıyor gibi oluyor. Zahmetlere katlanarak sabah namazına kalkanın güya eline bir şey geçmiyor, yatanın ise yatması ona kâr kalıyor. Halbuki, yatan o kişi, Allah’ın emrini o anda dinlememiştir, amma nefsinin ‘yat’ emrini dinlemiştir.
Nefsin emrinde yaşamak ise çok zordur. Nefis bir kez dizginleri eline geçirmeye görsün. O, insanı mahveder. Fuhuş yolunda, nefsinin üç kuruşluk zevki için kıtalar arası yolculuk yapanları duymuşsunuzdur. Hem dünya masraf,  hem de bir çok zahmet. Gece hayatında az bir zevk için harcanan paralar ve çekilen zahmetler. Ancak bunları yaşayan bilir.
Bir bayan, gece saat beşte kalktığını, saçlarını o şekle getirebilmek için saatlerce uğraştığını söylüyor. Sabah namazına kalkmayan bayanların, nefislerinin isteği için  sabaha karşı kalkıp, ne zahmetlere katlandıklarını ve ne masraflar yaptıklarını görüyor musunuz?
Nefse kulluk, Allah’a kulluktan çok daha zordur. Bunun için nefsin eline düşmekten Allah’a sığınmak gerekir.
Özellikle bir nefis, haramları işliyor ve Allah’ın farz kıldığı emirleri yapmıyorsa, bu nefse ‘nefsi emare’ denir. Bu nefis, dünyada insanı perişan ettiği gibi, yarın ahirette de sahibini perişan eder.
İnsanın, istekleri ve arzuları peşinde koşması onu, “nefsini ilah ittihaz edinen” sırına dahil eder ve onun nefsine kul olduğunu gösterir. Güya istediği gibi yaşayıp hür olacak. Heyhat! Bu dünyada hür olmak var mı? Bu yola gidenlerin, başkaların karşısında nasıl ezildiklerini, üç kuruşluk nefsin zevki için ne zahmet çektiklerini ve ne masraflara girdiklerini bir düşünün. Netice olarak peygamberimiz sav’in “Ya Rabbi! Beni göz açıp yumuncaya kadar, hatta ondan daha kısa bir süre için de olsa nefsime bırakma” sözünü anlayın.
Güzel elbiseler giyeceğim, güzel yemekler yiyeceğim, konforlu arabalara bineceğim, lüks evlerde oturacağım, evimin eşyaları lüks olacak vs. diye ömür tüketmek, ömrü boşa geçirmektir. Üstelik bunları elde edeceğim diye koşuşturmak, haram helâl demeyip her yolu denemek insanı insanlıktan çıkarır ve küçük bir canavar hayvan eder.
Öyleyse, gelin, nefsimize ‘dur’ diyerek Allah’a kul olalım. Asıl hürriyet, asıl zevk, asıl rahat etmek Allah’a kul olmak ile mümkündür. Sen görünüşe aldanma! Görünüşte nefsani bir hayat yaşayanlar nasılda zevkli, neşeli, şaşaalı bir hayat yaşıyorlar. Amma aslında öyle değil. Bu yolun yolcuları bile “görünüşe aldanarak bu yola girmeyin” diye ikaz ediyorlar.
Bu mülk Allah’ın, bu insanı yaratan da O. O’nun mülkünde, O’na itaat etmek varken, O’na isyan edip, nefsin istekleri peşinden koşmak, nefse kul olmak ne kadar acınacak bir durumdur!..  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder