10 Şubat 2011 Perşembe

Şahs-ı Manevi nedir

“Şahs-ı manevi” kelimesi son zamanlarda basında sık sık kullanılmaya başlamıştır. Özellikle Hristiyanlık alemi başta olmak üzere bütün Müslümanlar asırlardır İsa a.s.’ı bekledikleri gibi son günlerde bu mesele iyice gündeme oturmuş ve İsa a.s. her zamankinden daha fazla bir hasretle beklenir olmuştur.
Tam bu sırada yeni bir fikir ortaya atılmış ve “İsa a.s.’ın kendisi değil şahs-ı manevisi gelecek” fikri yayılmaya başlamıştır.
Kelimelerin gerçek anlamını bilmeden kullanmak bir çok yanlış anlaşılmalara ve fikir karışıklıklarına sebep olmaktadır. Şahs-ı manevi kelimesi de bunlardan biridir. Öyleyse “şahs-ı manevi” ne demektir?
Şahs-ı manevi; kişinin hal, söz ve fiillerinden meydana gelir. Yaptığı işlerle beraber ileride yapacağı veya yapması muhtemel işlerde onun şahs-ı manevisini oluşturur. Kısaca bir şeyden veya kişiden bahsedildiği zaman akla gelen şey onun şahs-ı manevisidir.
Mesela mahallenize yeni, hiç tanımadığınız bir komşu taşındı. Kimse onun hakkında bir şey bilmiyor. Dolayısıyla mahalle halkı için o yeni komşunun şahs-ı manevisi de yoktur. O yeni komşu için yep yeni bir sayfa açılır. Yapacağı hareketlere, sözlere, komşuları ile olan ilişkisine göre yeni bir şahs-ı manevi oluşur. İşte o açılan yeni sayfada yaptıklarına göre oluşan onun şahs-ı manevisidir. Bu yeni komşu ile diğer komşuların ilişkileri oluşan bu yeni şahs-ı maneviye göre olacaktır.
İşte her kişinin toplumda giyiminden konuşmasına, davranışlarına ve yaptığı hareketlere göre bir şahs-ı manevisi vardır. filan şahıs deyince akla gelen onun şahs-ı manevisidir.
Şahıslar oluşturdukları o şahs-ı maneviye göre muamele, hürmet ve saygı görürler ve iş yaparlar. Kişi ile şahs-ı manevisi birbirleri ile irtibatlı olduğu halde birbirlerinden ayrılabilirler. Bir yerde kişinin şahsı olmadığı halde şahs-ı manevisi olabilir veya tam tersine şahsı orada olduğu halde şahs-ı manevisi olmayabilir. Yani kişi her gittiği yere şahs-ı manevisini götüremez.
 Mesela; Köroğlu bir gün dağda bir çobana rastlar ve bir koyun vermesini söyler. Çoban onu tanımaz, koyunu da vermez. Üstelik bir de onu döver ve kovalar. Köroğlu gider. Bir müddet sonra aynı çobana bir adamını gönderir ve bir koyun vermesini emreder. Çoban emri başım gözüm üstüne diyerek en iyisinden bir koyun verir ve der ki; biraz öncede birisi geldi ve”ben köroğluyum”dedi. “Onu dövüp gönderdim” der. İşte köroğlu’nun adamı ile çobana gönderdiği şahs-ı manevisidir. Demek iş yapan şahs-ı manevidir. Kişiler şahs-ı manevilerine göre iş yapabilir ve muamele görürler.
Günlük hayatımızda şahs-ı manevilerin büyük önemi vardır ve biz onlarla iç içeyizdir. Küçük bir mahalledeki kişiler arası ilişkilerden ülkeler arası ilişkilere kadar hepsi şahs-ı maneviye göre olur. Ülkeler şahs-ı manevilerine göre dünya üzerinde iş yapmaktadırlar.
Bir padişah tebdili kıyafet yapar ve halkın arasına karışır ve kimse onu tanımaz. Yani padişah padişahlık şahs-ı manevisini sarayda bırakır. Şahs-ı manevisi beraber olmadığı için sıradan bir kişi  muamelesi görür. Demek şahs-ı manevi kişiden ayrılabilir.
Bazen de birisine ait şahs-ı maneviyi bir başkası çalıp kullanabilir. Mesela; bütün gayretlerine rağmen tayinini yaptıramayan bir memur genel müdüre telefon eder ve “ben filan generalim, filan şahıs yakınım  olur, onun tayinini şu yere yapmanızı istirham ediyorum” der. Genel müdür “emredersiniz efendim” diyerek telefonu kapar ve tayin derhal yapılır. Halbuki telefondan o generalin haberi bile yoktur. (bu hadise yaşanmış bir olaydır)
Bu olaylar filimlerde sık sık kullanılır. Mesela; tosun paşa filminde tosun paşa orada olduğu halde tosun paşa muamelesini başkası görür. Çünkü şahs-ı manevi öbür şahıstadır. Bir müddet sonra tosun paşa şahs-ı manevisini geri alır ve muamele de ona göre olur.
Makamların da şahs-ı manevileri vardır ve o makama tayin olanlar o şahs-ı maneviyi geçici olarak kullanırlar. Mesela bir bakan bir şehre bakan sıfatı ile gider. Resmi karşılama yapılır, sözleri haber olur, güvenlik tedbirleri alınır ve hakeza. Aynı şahıs o makamdan ayrıldıktan sonra tekrar aynı



şehre gider amma sıradan bir vatandaş muamelesi görür. Bakan iken ona verilen önem, gösterilen hürmet ve saygı artık yoktur. Çünkü onlar şahsına değil şahs-ı manevisine idi.
Aynen bunun gibi; peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.’in şahsı şu anda armızda değil ancak şahs-ı manevisi bizimledir ve biz O’nu akıl gözümüz ile görmekteyiz. Hz.İsa a.s.’ın şahsı bugün semadadır ancak şahs-ı manevisi aramızdadır. Bunun için İsa a.s.’ın şahs-ı manevisi gelecek fikri çok yanlıştır. O’nun şahs-ı manevisi bir yere gitmemiş ki gelsin. Giden O’nun şahsıdır ve beklenen de O’nun şahsıdır. Asrımızın söz sahibi Bediüzzaman hazretleri de Mektubat isimli eserinde “cismi beşerisi ile semada bulunan şahsı İsa a.s. semadan nüzul edecektir” buyurmuşlar ve bu meseleye son noktayı koymuşlardır. Öyleyse bizler kafamızdaki yanlış fikirleri kitaplarda yazılı doğrularla değiştirme erdemine bir an önce ulaşmalıyız.
Kişilerin toplumdaki değerleri şahs-ı manevilerine göre olur. Şahıslara hücum edildiği gibi şahs-ı manevilere de hücum edilebilir, yaralanır ve öldürülebilirler. Bu yüzden dinimiz şahs-ı manevileri koruma altına almış ve gıybeti yasaklamıştır. Zira gıybet ile o şahsın şahs-ı manevisi ortaya getirilir ve hata ve kusurları dile getirilerek o kişinin şahs-ı manevisi mahvedilir. Bu yüzden gıybetin yaygın olduğu toplumlarda insanların kıymeti olmaz ve o toplum mahvolur gider. Zira toplum fertlerine göre değer kazanır.
Kişilerin şahs-ı manevileri zaman içinde değişebilir. Mesela zamanında kötü harekerler yapan birisi daha sonra kötü hareketleri terk etse ve iyi hareketler yapmaya başlasa artık o kişinin şahs-ı manevisi de iyi olur. Dolayısıyla bizim de her gün yaptığımız hareketlere göre şahs-ı manevimizde iyiye doğru veya kötüye doğru değişmeler olur. Bu yüzden değerli insanlar şahs-ı manevilerine bir zarar gelmemek için her söz ve hareketlerine dikkat ederler.
Aslında hepimiz hayatımız boyunca yaptığımız hareketlerle, söz ve davranışlarla bir şahs-ı manevi oluşturmaktayız ve yarın ahirette de göreceğimiz muamele de bu şahs-ı manevimize göre olacaktır Vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder