23 Şubat 2011 Çarşamba

Müjdelemek güzel amma, Yâ.. azaplar?

“Şüphesiz biz seni şahid, müjdeleyici  ve korkutucu olarak gönderdik” ayeti gösteriyor ki peygamberimiz (sav) sadece insanlara müjdeleyici olarak gönderilmemiş, insanları bekleyen nice azaplar ile korkutmak ve onları ikaz etmek için de gönderilmiştir. Nitekim peygamberimiz (sav) bu vazifesini hakkıyla yapmış insanları müjdelemiş amma, “Benim bildiğimi  bilseydiniz, az güler çok ağlardınız” gibi hadisler ile de insanları ikaz etmiştir. Gelmekte olan ve insanları bekleyen büyük azaplar ile de onları korkutmuştur.
Cenab-ı Hak göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde insanları azap ile korkutmuştur. 6666 ayetten 1000 kadarı azap ile ilgili olması meselenin ne kadar mühim olduğunu göstermektedir. “Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz habersiz oyalanmaktasınız” (Necm Suresi60-61) ayeti insanların gülmekten çok ağlayacak vaziyette olduklarını göstermektedir.
Eğer bahsedilen ve inandığımız cehenneme bir tek kişinin gireceği söylenmiş olsaydı, “acaba o ben olur muyum” diye hiçbir insanın gözüne uyku girmemesi gerekirdi. Öyle ya  böyle bir azaba düşme ihtimali ne kadar az olursa olsun, kişide uyku bırakır mı? İşte onun için Rabbimiz cc “gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz” buyuruyor. Halbuki  peygamberimiz (sav) her bin kişiden 999’unun cehenneme gideceğini haber verdiği halde acaba bizim gözümüze uyku nasıl giriyor?
İnsanları yaratan, dünya ve ahiretin sahibi olan Allah cc insanları binlerce ayeti ile korkutuyor, peygamberimiz (sav) pek çok hadisleri ile insanları ikaz edip korkutuyor. Peki… peygamber varisi olarak veya O’nun makamında insanlara nasihat edenlere ne oluyor? Siz hiç şu Ramazan  ayı boyunca azaplardan bahsedip, insanları ikaz eden birisini gördünüz mü? İnsanlara nasihat eden alimlerin vazifesi Allah’ın ayetlerini ve O resulün hadislerini doğru olarak insanlara ulaştırmak ve anlatmaktır. Yoksa, eğer din olduğu gibi anlatılmazsa bu işin vebali çok büyüktür.  
Efendim, dinimizde çok müjdeler vardır… “müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” gibi pek çok hadsiler de vardır… Doğru, elbette müjde duymak insanları memnun da eder, amma bizim işimiz onları memnun etmek değil, belki de hoşlarına gitsin gitmesin doğruyu söyleyerek ileride içine düşme ihtimallerinin bulunduğu tehlikelere karşı onları uyarıp bu tehlikelere düşmelerini engellemektir. Asıl iyilik budur.
Şimdi, faiz yiyenlere yarın ahirtte mükafat mı verilecek, ceza mı? Bu açık saçık gezenleri mükafatlar mı bekliyor, cezalar mı? İçki içip kumar oynayanların başına gelecekler nelerdir? Tesettüre karşı olanları ne gibi azaplar bekliyor, namaz kılmayanlar kabirde ve daha sonra nasıl azap olunacaklardır, zekat vermeyenleri nasıl azaplar bekliyor ve hakeza… Bunlar bellidir. Neden onlardan bahsedilmiyor acaba?
Eğer maksadınız insanları memnun etmek ise ve onların hoşuna gidecek şeyleri bunun için söylüyorsanız, gerçekleri ayet ve hadislerle bildiğiniz halde onları da gizliyorsanız o zaman sizin vay halinize… Çünkü Allah cc insanları binden fazla ayeti ile korkutmuş, peygamberimiz sav pek çok hadisleri ile insanları gelmekte olan tehlikelere karşı uyarmıştır! O zaman Allah ve resulünün söylediklerini insanlara ulaştırmak makamında olanlar bunları neden söylemezler, anlatmazlar? Neden onlardan bahsetmezler? Bütün konuşanlar müjde veriyor, sizce bunda bir yanlışlık yok mu? Azaptan bahseden ayet ve hadisler ne olacak, onları kim anlatacak?
Bilelim ki biz ne dersek diyelim gerçek değişmez. O zaman gerçeği söylemekten çekinmeyelim. Kimin ne diyeceği değil, Rabbimizi ne diyeceği önemlidir. O bizden razı olmadıktan sonra bütün insanlar bize iyi dese ne faydası olur ki..?!
……
GÜNÜN SÖZÜ: “Ahiret endişesi taşımayan, kendi hata ve kusurları ile meşgul olmayan dünyanın maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulamaz”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder