18 Şubat 2011 Cuma

Furkan


Kur’an-ı Kerim’in bir başka adı, yani ayıran. Hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayıran bir kitap. Demek bir şey doğru mu , yanlış mı öğrenmenin yolu Furkan’a  müracat etmektir. Bana göre şöyle, bunun fikrine göre böyle... demenin hiçbir anlamı yoktur. Herkesin görüşü kendisine olsun. Bize göre doğru ve yanlışlar Kur’an’da nasıl belirtilmiş ise öyledir. Kur’an’a uyan hareketler doğru, uymayanlar yanlıştır. Zaten yarın, ahirette hepimiz toplandığımızda mahkeme olacağımız mahkeme-i Kübra’da da Kur’an’a uyan hareketlerimiz doğru, uymayanlar yanlış kabul edilecektir. Neden şimdiden yaptığımız hareketlerin Kur’an’a uyup uymadığına bakmıyoruz veya neden şimdiden hareketlerimizi Kur’an’a uydurmaya çalışmıyoruz.


 Peygamberimiz (s.a.v.) Veda hutbesinde “Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sım sıkı sarılırsanız asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Kur’anı Kerim ve sünnetimdir.” buyurmuşlardır.
 Zaten bu gün eğri ve doğruların karıştırılmasının nedeni Kur’an’ın ölçü olarak alınmamasıdır. Kur’an ölçü olarak alınmasa ne olur? Şimdi olduğu gibi olur.
 Önce eğri ve doğrular, fikirler karışır. Herkes kendine göre fikirler yürütür. Adeta adam sayısı kadar ayrı fikirler ortaya çıkar. Herkes kendi fikrini beğenir. Artık iki kişi aynı fikre sahip olmaz olur.Fikirler ayrı olunca, hareketlerde ayrı  olur.
 İşte şimdi böyle karışık bir ortamda bulnuyoruz. Müracat edebileceğimiz yer Furkan’dır; Ayıran... Hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırıcı olarak gönderilen;Kur’an. Ona müracat etmeden doğru yolu bulmak, fikir ve hareketlerde birliği temin etmek mümkün değildir
 Toplumda bazıları açıktan açığa Furkan’ın ölçü olarak alınmasına karşı çıkar. Hangi asırdayız, bu zamanda Kur’an’a uymakta neymiş gibi küfürlerini ortaya koyan sözler söylerler. Bizim suçumuz ise hala böyle şahısları Müslüman saymamızdır.
 Tabiiki Furkan ölçü olarak kabul edildiği zaman en üst makamlardan en küçüğüne kadar herkesin yanlışları ortaya çıkacaktır. Bunu kim ister? Mesela, sahil günlüğü diye her gün sahildeki rezillikleri yayınlayıp bu milletin ahlakını bozanlar bu şerlerini yapamayacaklardır.Mesela, içki içmeyeni adam saymayanların nasılda Allah’a isyan ettikleri ortaya çıkacaktır. "Allah’ın kanunları  uygulanamaz" diyenlerin nasıl da İslam’a düşman oldukları ortaya çıkacaktır. Örtünmek Allah’ın emri iken kadınları açılıp saçılmaya teşvik etmenin nasıl kötü bir hareket olduğu ortaya çıkacaktır. Herkes kendisini iyi bilmekle iyi olmaz. Hatta insanlar ne kadar kötü yolda olursa o kadar kendilerini iyi bilirler. Zuhruf suresindeki bir ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur “Rahman olan Allah’ı anmayı görmemezlikten gelene yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz. Bunlar onları doğru yoldan saptırırlar. Bunlarda hidayete erdik sanırlar.”

 Dikkat edin! Allah’ı anmayı terk edenlere, O’nun emirlerini yapmayanlara bir şeytan musibet edilir ki ; bunlar onları yoldan çıkarırlar. Yani bunlar bundan sonra isyan yollarına gitmeye başlarlar. Vur patlasın çal oynasın bir hayat sürmeye başlarlar. Hayatına içki, zina gibi haramlar girer. Bütün bunlara rağmen kendilerini en doğru yolda  sanırlar. Allah’a itaat eden Müslümanların da yanlış yolda olduğunu düşünürler.
        Bu durumda iyi yolda mıyız, kötü yolda mıyız anlamanın yolu önce kendi hareketlerimizin Kur'an’ a uyup uymadığına bakmaktır. Sonra da başkalarının hareketlerini bu ölçüye göre değerlendirmektir.
        Eğer bunu yaparsak o zaman kimse bizi yanıltamaz. Kafamızı karıştıramaz, biz  kendimiz de dosdoğru yolda gideriz ki, bu yolun varacağı yer cennettir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder