10 Şubat 2011 Perşembe

Her Dört Kadından Sadece Biri Çalışıyormuş(!)

Dört kadından sadece biri çalışıyormuş! Ya.. diğer üçü ne yapıyormuş? Diğer üçü de yatıyormuş.(!) Doğrusu bu kafaya ‘yuh’ olsun!
Bir kadının çalışıyor sayılması için acaba bunların ölçüsü nedir? Bir kadının çalışıyor sayılması için illa doktor, mühendis ya da öğretmen, avukat, hakim mi olması gerekiyor? Bu nasıl bir kafadır? Çalışan bir kadın, çocuğunu cahil dedikleri bir kadına teslim edecek, çocuğu cahil bir kadın yetiştirip terbiye edecek, sonra da bu kadın çalışmış olacak! Amma, kendi öz çocuklarını anne şefkati ile yetiştirip büyüten ve topluma kazandıran bir anne çalışmayan, ekonomiye katkısı olmayan, yatan bir anne olacak, öyle mi? Siz yediğiniz domateslerin, salatalıkların ve her çeşit sebze ve meyvelerin nasıl yetiştirilip toplandığından, sofranıza nasıl getirildiğinden haberiniz var mı? Bilesiniz ki o tip ağır işlerin çoğunu o, “yatıyor, ekonomiye katkısı yok” dediğiniz kadınlar yapmaktadır. Demek, onlar yatıyor, ekonomiye hiçbir katkıları yok, öyle mi? Doğrusu siz ve sizin gibilere ‘yuh’ olsun!
Demek, kadın evinin her türlü işi ile ömrünü tüketecek, topluma pırıl pırıl terbiyeli, iyi yetişmiş çocuklar hediye edecek, dışarıda çalışan eşinin, evinde huzurlu ve mutlu olmasını sağlayıp onun dışarıdaki işlerde başarılı olmasını sağlayacak, gerektiğinde tarlada, bağ-bahçe işlerinde çalışacak; sonrada bu kadın çalışmayan, yatan, ekonomiye katkısı olmayan bir kadın olacak; diğeri, kendi çocuğunun dahi terbiyesini yapmayıp, cahil bir kadının eline teslim edecek, o kadın çalışan, ekonomiye katkısı olan modern çağdaş bir kadın olacak, öyle mi?
Sonra da “çalışan kadınların problemleri” diye programlar yapıp, güya çözüm yolları arayacaksınız? Merak etmeyin, daha çok ararsınız! Ararsınız da bulamazsınız. Çünkü problemi kendiniz, o insanları yanlış yollara sevk ederek meydana getirmişsiniz? Hiç şikayet etmeyin. Siz öyle manen körsünüz ki, bu gittiğiniz yanlış yolun da farkında değilsiniz. Çünkü, hala ‘ne ederiz de toplumda dörtte bir olan çalışan kadın sayısını artırabiliriz?’ diye uğraşıyorsunuz. Sanki diğerleri yatıyormuş da… Bunun için projeler üretip Avrupa’nın verdiği 17 milyon avro’luk projeleri tatbik edeceğiz diye uğraşıyorsunuz. Bunun için Konya’yı da pilot bölge ilan etmişsiniz.
Beyler! Bir kadının çalışıyor olması için illa bir devlet dairesinde mi çalışıyor olması gerekir? İlla TBMM’nin yarısının kadın mı olması lazım? Öğretmenlerin, doktorların, avukatların ve diğer meslekte olanların yarısının kadın olması şart mıdır? Eğer öyle ise, söyler misiniz; Karadeniz bölgesindeki çayları kim toplayacak, Akdeniz bölgesindeki portakalı, domatesi kim üretip sizin sofranıza ucuz bir şekilde ulaştıracak?
Evet, siz bu gibi ağır işlerde çalışan ve çok az bir ücret alan bu kadınları çalışıyor saymıyorsunuz! Onlara “yatıyorlar, ekonomiye katkıları yok” diye bir de iftira atıp hakaret ediyorsunuz! Bu zavallı kadınlar daha ne kadar çalışsınlar? Garip ki bu kadınları sizin gibilere karşı savunmak da bize düşüyor. Şimdi, güya siz, kadınları düşünüp onlara iyilik yapmak için projeler üretiyorsunuz. Arkasından da çaresizliğe düşen kadınların problemlerini nasıl çözeceğiz diye çözüm yolları arıyorsunuz. Hani bir adama zehir içirip de, sonra, ne yapacağım diye çırpınan adama benziyorsunuz. Gördüğüm kadarı ile sizin bu yoldan vazgeçeceğiniz de yok. Size inanıp peşinize düşenler dünyada ve ahirette perişan olmaktan kurtulamazlar. Dikkat etsen göreceksin ki, senin gösterdiğin yolda gidenler hayatın zorlukları altında inim inim inliyorlar ve dertlerine de çare bulamıyorlar. Çünkü senin onlar için bir çaren yok ki... Amma, ısrarla ve Avrupa’dan destek paraları alarak bu alana çekmek için projeler hazırladığın kadınların o şekilde problemleri yok. Onlar rahat ve huzurlu. İstiyorsun ki onlar da bizim gibi çıkmaz yollara girsinler ve görünüşü biraz cazip olan bir hayata atılsınlar ve perişan olsunlar.
Aklı başında olan sana tabi olmaz. Olanlarda senin gibi olanlardır ki onlara da acınmaz! Bunun için bize “çalışan kadının problemleri” diye bir konu getirmeyin. Onları o yollara siz sevk ettiniz, onlar da severek size tabi oldular. Artık kendi düşen ağlamaz!
Sizin evine, çoluk çocuğuna bir parça ekmek götürebilmek için çırpınan işsiz erkekleri bırakıp, ısrarla kadınları çalıştıracağız diye gayret etmeniz hiç de iyi niyetli olmadığınızı gösteriyor. Görenler bu gerçeği görüyor, göremeyenler ise eninde sonunda bu gerçeği göreceklerdir, amma ne fayda…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder