10 Şubat 2011 Perşembe

Müşteri Yolunacak Kaz Değildir!

Son yaşanan kriz sebebi ile inşallah bütün esnaf müşterinin kıymetini anlamıştır.
Müşteri aynı nimettir. Şükrünü eda etmelidir ki çoğalsın. Genel kural budur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Şükrederseniz and olsun ki muhakkak artıracağım. Nankörlük ederseniz bilin ki azabım pek şiddetlidir” buyurmuştur. (İbrahim Suresi 7)Toplumda herkes müşteridir. En zenginimizden en fakirimize, en yüksek makamda olanımızdan en aşağı derecede olanımıza kadar herkes bir cihetle müşteridir. Esnaf sabahleyin dükkanını açar. Ne için? Evet, dükkanını açar ki müşteri gelsin. Öyleyse, bütün esnafın beklediği müşteridir. Ben de bir esnaf olarak genelde büromuzu bekleyen oğluma söylerim:
-Oğlum, şimdi biz büromuzu açtık, neyi bekliyoruz?
-Baba, der. Elbette müşteri bekliyoruz.
-O zaman derim, müşteri geldiği zaman ona göre davran. Müşteri sıfatı ile her kim gelirse gelsin elinden geleni yap.
Evet, esnaf müşteri sayesinde ayakta durur. Geçimini sağlar, işini ilerletir. Dolayısıyla müşteri esnaf için büyük bir nimettir. Nimet ise ancak şükür edilirse devam eder. Bu kural bütün nimetler için de geçerlidir. Yani, hangi nimet olursa olsun şükür edilirse devam eder, şükür edilmezse kesilir. Öyleyse, bize gelen müşteriye büyük bir nimet olarak bakmalı, onu elimizden geldiği kadar memnun etmeye çalışmalı, elimizden gelmediği durumlarda ise hiç olmazsa bir tatlı dil güler yüzümüz olmalıdır.
Cenab-ı Hak mademki “şükrederseniz muhakkak artıracağım” buyuruyor. Müşteride bir nimet olduğuna göre eğer biz müşteriyi elimizden geldiği kadar memnun etmeye çalışırsak zaten Cenab-ı Hak bizim ne yaptığımızı görüyor. Mutlaka bizim müşterimizi artıracak, kazancımız da ona göre çoğalacaktır.
Bu işin bir de nankörlük tarafı vardır. Yani, nimete şükür edilmezse otomatik olarak nankörlük edilmiş olur. Yani, sen gelen müşteriye iyi davranmaz, tatlı dilli güler yüzlü olmazsan, özellikle “nede olsa anlamıyor” diye yüz liralık malı iki yüze satarsan, bunu da açıkgözlülük sanırsan müşteri nimetine karşı nankörlük etmiş olursun. Halbuki, onun işten anlayıp anlamaması önemli değildir. Elbette herkes her işten anlayacak değil. Anlamıyor ki sana geliyor, veya sendeki mala ihtiyacı var ki sana gelmiş. ‘Fırsat bu fırsat’ deyip onu kazıklamaya kalkmak o büyük nimete karşı büyük bir nankörlüktür. O müşteri bunu bilse de bilmese de böyledir. Çünkü, o bilmese de onun sahibi bilmektedir. İsterse o müşteri küçücük bir çocuk olsun. Eğer ona haksızlık edersen onun sahibi senin ona ne yaptığını görüyor. Aslında onu sana gönderen de O’dur.
İşte eğer müşteri nimetine karşı müşterilere kötü davranarak nankörlük edersen ilk cezan müşterilerin kesilmesi olur. Dükkanında sinek avlarsın. Zaten müşteri ile ayakta durduğundan artık devam da edemezsin.  Bak bakalım, müşteriye karşı kötü davranmakla kötülüğü kime yaptın? Müşteriye kötü davranarak, daha doğrusu Allah’ın sana gönderdiği müşteri nimetine nankörlük ederek aslında kendine kötülük etmiş oldun.
Öyleyse, her esnaf kendisine gelen müşteriyi büyük bir nimet olarak görmeli ve ona göre davranmalıdır. Elbette yaptığı hizmetin karşılığında hakkını da alacaktır. Amma asla hakkından fazla almamalıdır veya müşteriyi kandırıp fazla almayı açıkgözlülük bilmemelidir. Özellikle pazarcı esnafı malın iyilerini öne dizip, müşteriye arkadan kötülerini vermeyi asla gözü açıklık sanmamalıdır. Böyle yaparlarsa yakında müşterilerini marketlere kaptıracaklarını bilmelidirler. Pazarcı esnafı özellikle pazara gelen ve ekseriyetle dar gelirli olan müşterilerinin kıymetlerini bilmelidirler. Peşin para ile alışveriş yapan bu müşterilerin kıymetini bilmeyip onlara kötü malları, ezik, çürük sebze ve meyveleri vermeye devam ederlerse bu nimetleri kaybedip sonra çok arayacakları ve bulamayacakları açıktır. Çünkü müşteriyi toplamak ayrı, elde tutmak ayrı bir meseledir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder