16 Şubat 2011 Çarşamba

vesvese üzerine…

Vesv

Vesvese, asabi ve hassas Müslümanlar arasında yaygın olan bir hastalıktır. Ayet ve hadisler ile de sabittir ki şeytan insana vesvese verir. Ekseriya çirkin sözler, pis suretler, abdestin olmadı, namazın olmadı, elbisen belki temiz değildir gibi vesveseler vererek insanı sıkıştırır ve yorar. Abdestin olmadı, bir daha al; yok kolun kuru kaldı, bir daha yıka; namazın eksik oldu, bir daha kıl, elbisen temiz olmayabilir, yıka veya değiştir gibi. Bunların ne kadar zor olduğunu ancak yaşayanlar bilir. İnsan ilk başlangıçta ne olduğunu da anlayamaz ve derdini de kimseye anlatamaz. Dolayısıyla ne yapacağını da bilemez. Bazen insan aklını kaybedecek hale gelir. Bu vesveseler ekseriya, kötü yolları bırakıp İslamî bir hayata geçenlerde, önceden işlemiş olduğu günahlar sebebi ile olur.
Üzülerek belirtelim ki böyle sıkıntıya düşenlerin ilk müracaat edecekleri hocalarımız da bu konuda maalesef çok yetersiz. Geçen televizyonda izliyorum. Meşhur bir hoca efendi sorulan soruları cevaplıyor. Böyle vesveseli bir kişinin sorusu üzerine “sende vesvese var” diyerek doğru bir teşhis koydu. Sonra da bir psikoloğa gitmesini söyledi. Kardeşim! Psikolog vesveseli bir insana ne yapabilir? Bu konuda ne yapılacağını sen bilmezsen o ne bilsin? İşte, vesveseli hastaların perişan olmalarının bir sebebi de budur. Bu meseleyi halletmesi gerekenler dahi bu konuda yeterli bilgiye sahip değillerdir. Şimdi bu vesvese illetine yakalananlar ne yapsın? Bu konuda yeterli bilgiye sahip olan neredeyse yok. Peygamberimiz s.a.v. dahi Abdestin vesvesesinden Allah (c.c.)’a sığınmıştır. Sadece Abdestin vesvesesi bile kişi için çok zordur.
Öyleyse bu vesvese işini bu yazımızda hâlledelim inşallah. Belki bir kardeşimize faydası olur. Bu konuda detaylı bilgi isteyenlerde doğrudan bize müracaat edebilirler.
 Her insanın ona mahsus bir şeytanı vardır. Bu şeytanın işi gücü o şahsı yoldan çıkarmak, Allah (c.c.)’ın emirlerini yaptırmamak, yasaklarını da yaptırmaya uğraşmaktır. Ona, arada bir yukarıda bahsettiğimiz tarzda vesveseler de verir. Adam etkilenmezse o vesveseyi vermekten vazgeçer ve başkalarını dener. Verdiği vesveseden kişi korkar ve endişeye kapılırsa, zaten şeytanın istediği budur, o zaman aynı vesveseyi vermeye devam eder. Kişi onun vesvese olduğunu bilir ve aldırmazsa çabuk kurtulur, yoksa işi zordur, çok bocalar.
Önce bilinmesi gereken şudur. İnsan, kendi hür iradesi ile yaptığı işlerden mes’uldür. Halbuki sen bu vesveselerden rahatsızsın ve gitmelerini istiyorsun. Demek onlar senin kalbinin sözleri değildir. Belki kalbe çok yakın olan lümme-i şeytaniyeden gelen şeytanın sözleridir. Öyleyse sen, onlardan mes’ul olmadığın gibi yarın ahirette onlardan hesaba da çekilmeyeceksin. Çünkü onlar senin iraden dışında gelmektedir.
Abdestin olmadı, namazın olmadı, yok şurası kuru kaldı gibi vesveselerde ise yapılacak şey abdesti fıkıh kitaplarında tarif edildiği gibi almak, namazı kitaplarda tarif edildiği gibi kılmak ve “oldu mu, olmadı mı” diye şeytana sormamaktır. Ona sorarsan o zaten “olmadı” demeye hazırdır. Düşün ki; şeytan senin güzel abdest almana çok mu meraklıdır? Şeytan senin tam namaz kılmanı çok mu ister? Elbette hayır. Öyleyse onun derdi, senin güzel abdest alman veya güzel ve tam namaz kılman değildir. Tam tersine, o seni bu şekilde bıktırıp namazı, abdesti terk ettirmek için uğraşmaktadır.
Öyleyse, önce bileceksin ki ben bu vesveselerden, çirkin sözlerden mes’ul değilim. Çünkü onlar ben istemediğim halde geliyorlar ve gitmelerini istediğim halde gitmiyorlar. Demek onlar benim değil, belki kalbe yakın olan lümme-i şeytaniyeden gelen şeytana ait sözlerdir. Bunu bilirsek artık ondan korkmayız ve onunla fazla ilgilenmeyiz. İşte vesvesenin birinci ilacı budur. İlgilenmemek ve ona aldırmamak “İstediği kadar gelsin, ben ondan mes’ul değilim” der ve kurtulursun. Vesveseler arılara benzer. Arılar hücum ettiğinde onlarla uğraşmazsan dağılıp giderler. Onlarla uğraşırsan baş edemezsin. Demek vesvesenin çaresi ondan kurtulacağım diye uğraşmak değil, tam tersine, onunla ilgilenmemektir.
Namaz ve abdestini de “oldu mu, olmadı mı” diye şeytana sorma! İbadetlerimizin Allah (c.c.) katında makbul olup olmadığını da zaten bilemeyiz. İbadetlerimizi kabul etmesi için dua eder, kabulünü umarız. Kabul edilmemesinden de korkarız. Yoksa çare; şeytan olmadı dedikçe abdest almak, namaz kılmak değildir. Hata ve kusursuz insan olmaz. Peygamberimiz s.a.v. namazı bitirince üç defa “estağfirullah” demiş, sahabeler de “Ya Resulallah “daha namazdan yeni çıktık” dediklerinde “bu namaz içindeki hata ve kusurlarımız içindir” buyurmuşlardır.
Bu arada banyo ve tuvaletteki yanlış hareketlerde vesveseye sebep olabilir. Özellikle banyoda küçük abdest bozmaktan kaçınmak gerekir.
Vesvesenin başlaması aynı zamanda o kişinin manevi terakkiye doğru bir adım attığının da işaretçisidir. Onu uyanık ve dikkatli olmaya, tevbe-istiğfara sevk eder. İbadetlerinde daha dikkatli olmasını, kabul olmama ihtimalini de hatırlatarak ibadetlerine güvenmemesini sağlar. Ve daha bunun gibi bir çok faydası vardır. Azı faydalı çoğu zararlıdır.Yemeğin tuzu gibi. Azı yemeğe lezzet verdiği halde çoğu yemeği zehir eder.
Biz yine de şeytanın şerrinden ve vesveselerinden Allah (c.c.)’a sığınırız. Cenab-ı Hak hepimizi muhafaza etsin, amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder