Şeytanî yolların olmazsa
olmazı açık kadın ve içkidir. Onun içindir ki bu yolun yolcuları kadınların
örtünmesine ve içkinin yasaklanmasına
şiddetle karşı çıkarlar. Hatta, ileride böyle bir şeyin olma ihtimali bile
onları çileden çıkarmaya yeter. ‘Bunlar
gelirse kadınları kara çarşafa sokarlar’ diye hezeyanlarını ortaya koyarlar
ve kendilerince tedbirler alırlar. Bu tedbirleri alırken, insan hakları,
özgürlük, din ve vicdan hürriyeti gibi hiçbir değere saygı göstermezler. Çünkü,
onlarda bilirler ki kadınların açık olmadığı ve içkinin içilmediği yerde onlar
varlıklarını sürdüremezler.
Bu yüzden bu güruh,
hakimiyetlerini devam ettirebilmek için, kişinin hanımı ve kızını açması ve içki
içmesi hususunda dayatma yaparlar. İçki içmeyen ve hanımını ve kızını açmayanı
kendilerinden kabul etmezler. Adam içki içiyor, hanımını ve kızını açıyor, bir
de sahillerde çırıl çıplak gezdiriyorsa; artık o, onların has adamıdır. Onu baş
tacı ederler.
Demek, şeytanî yolun olmazsa
olmazı açık kadın ve içkidir. Öyleyse, bir adamın şeytanî yollarda olup
olmadığı da bu şekilde anlaşılır. Bu ölçü bizim için de geçerlidir. Bazen
insanlar bu gibi şeyleri yaptığı halde hâlâ kendisini iyi yollarda sanır.
Böylece kendisini aldatır. Gerçeği görmek için kendimizi de bu ölçüye
vurmalıyız. Nerede olduğumuzu bilelim ki, belki iş işten geçmeden yanlışımızı
görür ve kendimizi düzeltiriz.
Şeytanî yolda açık kadın ve
içki nasıl olmazsa olmaz ise, Rahmanî yolun da iki olmazsa olmazı vardır: Beş
vakit namazı kılmak, karını ve kızını örtmek. Yıllarca yazmışız; namazsız
Müslümanlık olmaz diye. Namazı kılmayanlarla ilgili o kadar tehdit dolu ayet ve
hadisler var ki; onları bilen, Müslümanlığın namazsız olmayacağını hemen anlar.
“Namaz dinin direğidir. Kim namazı terk
ederse dinini yıkmış olur” hadis-i şerifi sanırım bu konuda yeterlidir.
İşte, şeytanî yolun yolcuları
bu yüzden hanımını ve kızını örtenleri ve beş vakit namazı kılanları asla
hazmedemezler. Çalışma hayatında onlara her türlü zorluğu çıkarırlar ve
ellerinden gelirse onları atarlar.
Garip değil mi? O yolun yolcuları
kendilerinden olanı da biliyorlar, olmayanı da, ve hiç çekinmeden dostluğun ve
düşmanlığın gereğini yapıyorlar. Aslında adamlar akıllı. Dostlarını da
biliyorlar, düşmanlarını da. Kendilerinden olanı da iyi ayırıyorlar,
karşılarında olanı da. Dostuna dost muamelesini, düşmanına da düşman
muamelesini çekinmeden yapıyorlar.
Ya İslamî kesim?!..
Ömürlerini isyan ile geçirenleri hoş görme yarışında, İslam’a düşmanlık ederek
ömür tüketenleri affetme peşinde. Kardeşim! Senin böyle insanları hoş görme ve
affetme yetkin var mı? Dinimizde Allah için sevmek ve Allah için kızmak en
önemli meselelerdendir.
Eğer onlar hoş görülecekse; söyle bakalım,
Allah için kime kızılacak?
***
Allahcc şöyle buyurdu “ Ey
insanoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır;
bana kulluk edin, bu doğru yoldur diye, bildirmedim mi?” Yasin Suresi 60-61
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder