24 Mayıs 2013 Cuma

ÇOcuklar imtihandan imtihana koşuyor




            Ülkemiz herhalde imtihan yapma noktasında dünya birincisidir. Çocuklarımız daha ilkokul çağında imtihana girmeye başlıyorlar. Yıllarca bir koşuşturmacadır gidiyor. Sınav salonlarında çocuklar, dışarıda anne babalar sınav havasından bir türlü çıkamıyoruz. En nihayet çocukların hayatında en önemli yeri olan ve onların hayatını ömür boyu etkileyen 3 saatlik bir üniversite imtihanı var ki heyecanlar bu imtihanda doruk noktaya ulaşıyor. Öğretmen olmam hasebiyle bu üniversite imtihanlarında birçok kez görev aldım. Gençler 9:30’da zilin çalmasıyla sorulara öyle bir kapanıyorlar ki adeta çevrelerinden hiç haberleri olmuyor. Hatta vaktin nasıl geçtiğini dahi anlayamıyorlar. Onların bir tek derdi var; bir soruyu daha doğru cevaplayabilmek. Çünkü bu sınavın önemini biliyorlar. Bu sınavı başarmak demek hayatın bundan sonraki yıllarını daha iyi yaşamak demek, bu sınavı kaybetmek demek sıkıntılı bir hayatın başlaması demek. İşte onlar bunun için üç saatlik imtihan süresinde soruları doğru cevaplayabilmekten başka bir şey düşünemiyorlar. Ve başka boş şeylerle de meşgul olmuyorlar. İmtihanın her saniyesini değerlendiriyorlar.
            Öğrenciler vaktin nasıl geçtiğini anlamazlarken biz görevliler için üç saat uzun bir zaman olurdu. Görevli öğretmenler imtihan esnasında öğrencilere hiç karışmaz , mesela çocuk cevabı doğru bilmiş, yanlış bilmiş, yanlış işaretlemiş veya o soruyu boş bırakmış bu görevlileri hiç ilgilendirmez ve imtihan esnasında ona hiç karışmaz. İsterse bütün soruları yanlış yapar. Kimse ona niçin yanlış yapıyorsun demez. Yani imtihanın özelliği odur ki imtihan esnasında imtihan olan kişiye müdahale edilmez. Doğru yanlış istediği gibi soruları cevaplayabilir. Elbette neticede fatura kendisine çıkarılır kazanır veya kaybeder.
            Bu ülke genelinde yaşadığımız olaydan çıkaracağımız çok önemli dersler vardır. Çünkü biz insanlarda hepimiz şu dünya denilen imtihan salonunda imtihan olmaktayız. Doğru yanlış hiçbir hareketimize karışılmıyor. Allah (c.c.) a iman edip Salih amel işleyenler, gözle görülür bir mükafat almadıkları gibi Allah (c.c.) a isyan edenlerde gözle görülür bir ceza çekmiyorlar. Hatta bu isyan edenler daha varlıklı ve keyifli bir hayat sürüyorlar. Demek bu isyan edenlere ceza verilmemesi, itaat edenlere de mükafat verilmeyişi imtihanın gereğidir. İmtihan esnasında imtihan olan kişiye karışılmaz. O istediği gibi hareket edebilir. Hesap  sorma , ceza veya mükafat imtihan bittikten sonradır. Nasıl ki öğrencinin doğru yanlış bütün işaretleri imtihan bittikten sonra değerlendirilir. Aynen öylede biz insanlarında yaptığımız bütün hareketler hatta söylediğimiz her bir kelimeye kadar değerlendirilir. Doğru olanlarına mükafat , yanlış olanlarında ceza verilir. Şuanda bize karışılmaması bizi aldatmamalıdır.
            Nasıl ki imtihandaki öğrencinin bütün derdi bir soruya daha doğru cevap verebilmektir. Bizimde öyle olmamız gerekir. Bir doğru hareket daha yapabilmenin gayreti içinde olmalıyız. Nasıl imtihandaki öğrenci imtihanı kazanmaktan başka bir şey düşünemiyordu. Bizimde mademki ebedi, sonu olmayan bir hayatı kazanmak veya kaybetmemiz bu ebedi hayata göre üç saatte olmayan bu dünya hayatındaki imtihanımıza bağlıdır. Neden üniversite imtihanındaki öğrenci kadarda olamıyoruz. Neden bütün gayretimiz bu imtihanı kazanmak için oluyor. İçinde bulunduğumuz imtihana göre üniversite imtihanına imtihan bile denmez. Çünkü bu dünya imtihanını kazananlar sonsuz nimetlere kavuşacaklar , kaybedenler ise hayal dahi edilemeyecek azaplara düşeceklerdir.
            İmtihanda olduğumuzun şuuruna vararak ona göre davranabilmeyi cenabı hak hepimize nasip etsin. Bu şuurdan uzak olan gafil, fasık ve dallin gurubundan etmesin amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder