Ülkemiz
herhalde imtihan yapma noktasında dünya birincisidir. Çocuklarımız daha ilkokul
çağında imtihana girmeye başlıyorlar. Yıllarca bir koşuşturmacadır gidiyor.
Sınav salonlarında çocuklar, dışarıda anne babalar sınav havasından bir türlü
çıkamıyoruz. En nihayet çocukların hayatında en önemli yeri olan ve onların
hayatını ömür boyu etkileyen 3 saatlik bir üniversite imtihanı var ki
heyecanlar bu imtihanda doruk noktaya ulaşıyor. Öğretmen olmam hasebiyle bu
üniversite imtihanlarında birçok kez görev aldım. Gençler 9:30’da zilin
çalmasıyla sorulara öyle bir kapanıyorlar ki adeta çevrelerinden hiç haberleri
olmuyor. Hatta vaktin nasıl geçtiğini dahi anlayamıyorlar. Onların bir tek
derdi var; bir soruyu daha doğru cevaplayabilmek. Çünkü bu sınavın önemini biliyorlar.
Bu sınavı başarmak demek hayatın bundan sonraki yıllarını daha iyi yaşamak
demek, bu sınavı kaybetmek demek sıkıntılı bir hayatın başlaması demek. İşte
onlar bunun için üç saatlik imtihan süresinde soruları doğru cevaplayabilmekten
başka bir şey düşünemiyorlar. Ve başka boş şeylerle de meşgul olmuyorlar.
İmtihanın her saniyesini değerlendiriyorlar.
Öğrenciler
vaktin nasıl geçtiğini anlamazlarken biz görevliler için üç saat uzun bir zaman
olurdu. Görevli öğretmenler imtihan esnasında öğrencilere hiç karışmaz , mesela
çocuk cevabı doğru bilmiş, yanlış bilmiş, yanlış işaretlemiş veya o soruyu boş
bırakmış bu görevlileri hiç ilgilendirmez ve imtihan esnasında ona hiç
karışmaz. İsterse bütün soruları yanlış yapar. Kimse ona niçin yanlış
yapıyorsun demez. Yani imtihanın özelliği odur ki imtihan esnasında imtihan
olan kişiye müdahale edilmez. Doğru yanlış istediği gibi soruları
cevaplayabilir. Elbette neticede fatura kendisine çıkarılır kazanır veya
kaybeder.
Bu ülke
genelinde yaşadığımız olaydan çıkaracağımız çok önemli dersler vardır. Çünkü
biz insanlarda hepimiz şu dünya denilen imtihan salonunda imtihan olmaktayız.
Doğru yanlış hiçbir hareketimize karışılmıyor. Allah (c.c.) a iman edip Salih
amel işleyenler, gözle görülür bir mükafat almadıkları gibi Allah (c.c.) a
isyan edenlerde gözle görülür bir ceza çekmiyorlar. Hatta bu isyan edenler daha
varlıklı ve keyifli bir hayat sürüyorlar. Demek bu isyan edenlere ceza
verilmemesi, itaat edenlere de mükafat verilmeyişi imtihanın gereğidir. İmtihan
esnasında imtihan olan kişiye karışılmaz. O istediği gibi hareket edebilir.
Hesap sorma , ceza veya mükafat imtihan
bittikten sonradır. Nasıl ki öğrencinin doğru yanlış bütün işaretleri imtihan bittikten
sonra değerlendirilir. Aynen öylede biz insanlarında yaptığımız bütün
hareketler hatta söylediğimiz her bir kelimeye kadar değerlendirilir. Doğru
olanlarına mükafat , yanlış olanlarında ceza verilir. Şuanda bize karışılmaması
bizi aldatmamalıdır.
Nasıl ki
imtihandaki öğrencinin bütün derdi bir soruya daha doğru cevap verebilmektir.
Bizimde öyle olmamız gerekir. Bir doğru hareket daha yapabilmenin gayreti
içinde olmalıyız. Nasıl imtihandaki öğrenci imtihanı kazanmaktan başka bir şey
düşünemiyordu. Bizimde mademki ebedi, sonu olmayan bir hayatı kazanmak veya
kaybetmemiz bu ebedi hayata göre üç saatte olmayan bu dünya hayatındaki
imtihanımıza bağlıdır. Neden üniversite imtihanındaki öğrenci kadarda
olamıyoruz. Neden bütün gayretimiz bu imtihanı kazanmak için oluyor. İçinde
bulunduğumuz imtihana göre üniversite imtihanına imtihan bile denmez. Çünkü bu
dünya imtihanını kazananlar sonsuz nimetlere kavuşacaklar , kaybedenler ise
hayal dahi edilemeyecek azaplara düşeceklerdir.
İmtihanda
olduğumuzun şuuruna vararak ona göre davranabilmeyi cenabı hak hepimize nasip
etsin. Bu şuurdan uzak olan gafil, fasık ve dallin gurubundan etmesin amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder