Evet bu imtihanın en büyük ve en birinci sorusu Cenab-ı
Hak’kın kendi varlığını ve birliğini kabul etmemizi teklif etmesidir.
Gönderdiği elçileri tanımamızı ve onlarla gönderdiklerini tasdik etmemizi
teklif etmiştir. Teklif etmiştir diyoruz. Çünkü imtihanın gereği zorlamamaktır.
Herkes hür iradesine göre hareket eder, ancak neticesine de katlanır. İmtihan
esnasında imtihan olan yanlış bile yapsa ona karışılmaz.İşte bunu için
kafirlere ve isyan edenlere hemen cezaları gelmemektedir.
Biz insanlara yapılan ilk teklif ve imtihanın birinci ve en
önemli sorusu inanmamızdır. Bu teklif karşısında insanlar hemen ikiye
ayrılmışlardır. İman edenler doğru yapmış ve inkar edenler de kaybetmişlerdir.
Elbette imtihan bununla bitmemiştir.
Bu defa iman edenlere beş vakit namaz kılmaları, zekat
vermeleri, Ramazan orucunu tutmaları gibi emirler verilmiştir. Bu emirleri
yapanlar kazanmış, yapmayanlar ise kaybetmişlerdir. Hatta bu emirleri yapma
durumuna göre mesela namazı evde kılmaya ve camide cemaatle kılmaya göre de
ayrıca dereceler değişmektedir.
İman ederek en büyük soruyu doğru cevaplayanlara ayrıca bazı
şeyler yasaklanarak bir başka şekilde soru sorulmuştur. İçki içmeyeceksin, faiz
yemeyeceksin, haksız yere başkasını öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, puta
tapmayacaksın, Allah (c.c.)’tan başka ilah tanımayacaksın gibi. Bu yasaklara
uymaya göre de ayrıca insanların dereceleri değişmektedir.
Ayrıca her bir amir- memur kim olursa olsun kendisine
verilen görevi hakkıyla yapıp yapmadığına göre, her bir işçi işini güzelce
yapıp yapmadığına göre ve hakeza derece alır.
Ayrıca insan bazen oğluyla, bazen kızıyla, bazen
ana-babasıyla bazen de komşusuyla, amiriyle müşterisiyle ve hakeza imtihan
olur. Hasta olur imtihan olur, kaza yapar imtihan olur, parasız kalır imtihan
olur, işsiz kalır imtihan olur ve bu senin başına gelenlerle ayrıca başkaları
da imtihan olur.
Kısaca sabahleyin gün başlar ve herkes imtihan alanına
gider. Akşama kadar karşılaştığı bütün olaylar, yaptığı bütün işler ve
hareketler, söylediği sözler hepsi onun ya lehinde yada aleyhinde olarak hesabı
sorulmak üzere kaydedilir.
İşte bizim ne olduğumuz hep bu hareketlerimizle ortaya
çıkar. Sene sonunda çocuğun karnesine bakıldığı gibi yarın ahirette de hep
bizim yaptığımız hareketlere bakarlar. Orada göreceğimiz muamele hep bu
yaptıklarımıza göre olacaktır.
Kısaca yarın ahirette dinimize uygun olan hareketlerimiz
doğru, dinimize uymayan hareketlerimiz yanlış kabul edilecektir.
Öyleyse sen şimdiden
hareketlerini dinimize uydur ki yarın ahirette perişan olmayasın.
İşin doğrusu/Sealahattin Altıntaş/19.yazı
İki ana gurup
İnsanlara Allah (c.c.) elçiler gönderip kendisinin varlığını
ve birliğini kabul etmelerini ve elçileri ile gönderdiği emir ve yasaklara göre
yaşamalarını emretmiştir. Bu durumda insanlar iki guruba ayrılmış; bir kısmı bu
emri kabul etmiş ve iman edip salih amel işleyerek hayatlarını geçirmişlerdir.
Diğer gurup ise bu emri red etmiş ve canlarının istediği gibi bir hayat
sürmüşlerdir. Ve maalesef insanların çoğu daima bu gurupta yer almıştır.
Elbette insanlar böyle iki guruba ayrılınca yarın ahirette
gidecekleri yer de iki ayrı yer olacaktır. Cennet ve Cehennem !
İman edip salih amel işleyenler Cennet’e, inkâr edenler,
bugünkü Yahudi ve Hıristiyanlar da dahil olmak üzere İslam’ı kabul etmeyen
herkes Cehennem’e gidecektir. Çünkü İslamiyetten başka bir din ile gelenlerden
bunun kabul edilmeyeceği Kur’an-ı Kerimde bildirilmiştir. Ancak Cennet ve
Cehennemdekilerin de durumları aynı değildir. Nitekim Cehennem yedi tabakadır.
En aşağıda ben de müslümanım deyip te Müslümanları arkadan hançerleyen
münafıklar yanacaktır. Puta tapanların yeri ayrı, Yahudilerin yeri ayrı,
Hıristiyanların yeri ayrı olacaktır. Bunların içinde de yaptıkları iyi ve kötü
hareketlere göre de görecekleri azap ayrıca farklı olacaktır. Zalimler bile
yaptıkları zulmün derecesine göre farklı cezalar göreceklerdir. Bir adam
öldürenle on adam öldürenin cezaları elbette bir olmaz. Bu adaletin gereğidir.
Elektiriği bulan ve insanlara çok faydalı olan Edison’un durumu çok sorulur.
Eğer iman etmeden ölmüşse cehennemde daha hafif azap görerek yaptığı iyiliğin
mutlaka karşılığını görür.
Cennette de durum aynıdır. Cennet sekiz tabakadır. Herkes
imanına göre, yaptığı salih amellere göre, insanlara yaptıkları iyiliklere göre
ve hakeza ve hakeza karşılık göreceklerdir.
Kısaca ne kadar iyilik o kadar sevap ve mükafat, ne kadar
zulüm ve kötülük o kadar azap. Boş yok ve yapılan hiçbir şey boşa gitmiyor.
“yapılan zerre kadar bir iyiliğin de, yapılan zerre kadar bir kötülüğün de
karşılığı görülecek”(zilzal suresi)
Dünya hayatı tam bir imtihan. Senin hakiki vaziyetin belli
oluncaya kadar imtihan devam ediyor. Ölünce imtihanın bitmiş ve sonuç belli
olmuş olacaktır. Bunun için daha ölürken nereye gideceğin bellidir ve sana da
göstereceklerdir. İmtihana girenler neticeyi nasıl da merakla beklerler.
Hayatımız imtihan ve neticesi de yakında belli olacak. Senin için son derece
önemli olan bu imtihanın neticesini ne kadar merak ediyorsun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder