Risale-i nurlardan istifade edip imanını kuvvetlendirenlere,
imanlarını taklitten tahkike çevirenlere elbette pek çok müjdeler vardır. En
birinci müjde de tahkiki iman sahiplerinin ahirete imanla göçecekleridir. Zira
tahkiki iman o kadar kuvvetlidir ki şeytanın vesveseleri artık ona yetişemez.
Demek Risale-i nurlar tahkiki imanı kazandırır ve ehl-i sünnet itikadını
yerleştirir.
Risale-i nurlardan istifade edenlere bu büyük müjdelerin
yanında küçük bir faydasından daha bahsedeceğim. Bediüzzaman Hz.leri
eserlerinde çok Arapça kelime kullanmıştır. İlk anda bu özellik eserlerin anlaşılmasını da zorlaştırmıştır.
Ancak bizler günlük hayatımızda da pek çok Arapça kelime kullanmaktayız.
Bunların yanında her gün beş defa duyduğumuz ezan Arapça’dır, okuduğumuz veya
devamlı dinlediğimiz Kur’an Arapça’dır, namazlarda okuduğumuz sureler
Arapça’dır ve ha keza. Bizler Arapça ile iç içeyiz. Risale-i nurları okuyanlar
ise çok daha fazla Arapça’ya yakındırlar.
İşte müjdem bu; bir dil bir insan, iki dil iki insan.
Öyleyse sizler kolayca hiç olmazsa okuduğunuz ayetleri anlayacak kadar veya bir
ihtiyacınızı görecek kadar Arapça’yı kolayca öğrenebilirsiniz. Özellikle hac veya
umreye gittiğinizde bunu ne kadar lazım olduğunu göreceksiniz. Şahsen ben
kendim kısa bir süredir Arapça çalışıyorum. Kısa sürede oldukça mesafe kat
ettiğimi söyleyebilirim.
Yeri gelmişken şunu da söylemeliyiz. Aslında bu Müslüman
ülkede okullarda genel olarak okutulması gereken dil Arapça’dır. Emekli bir
İngilizce öğretmeni olarak bunu söylüyorum. Çünkü insanımız Arapça ile iç
içedir. Kolayca öğrenebilir. İngilizce öğrenimindeki başarısızlık ise herkesin
kabul ettiği bir gerçektir. Suç ne öğrencidedir nede öğretmenlerde. Günlük
hayatta karşılaşılmayan veya kullanılmayan dil öğrenilemez. Kısaca
kullanılmayan dil öğrenilemez. Bu gerçek nedense ülkemizde bir türlü
anlaşılamamıştır.
Elbette İngilizce bir dünya dilidir ve bir ilim dilidir ve
öğretilmelidir. Fakat ihtiyacı olacaklara, ilim yapacaklara, lazım olanlara.
Hatta ülkemizde ihtiyaç olacak dilleri ihtiyaç miktarı öğretmek ve bu dilleri
bilenleri yetiştirmek devletin bir vazifesidir. Bizim bahsettiğimiz umumi olarak
herkese Arapça öğretilmeli, isteyenlere, ileride ihtiyacı olacaklara da
İngilizce.
En azından şu yapılmalıdır. Umumi olarak bütün öğrencilere
İngilizce öğretilmesinden vazgeçilse, yabancı dil mecburi olmaktan çıkarılıp
isteğe bağlı olsa, ileride ihtiyacı olacaklara, kariyer yapacaklara isteğe
bağlı olarak öğretilse; ihtiyacı olanlar, öğrenmek isteyenler aynı sınıfta olsa
dil öğretiminde çok daha başarılı olunacağına inanıyorum.
Artık her meselede akılla, mantıkla hareket etme zamanı
gelmiştir. İlerleyen ülkeler hep bunu yapmışlardır. Bizler ise statükodan bir
türlü kurtulamıyoruz. Gelin artık “yeter” diyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder