25 Mayıs 2013 Cumartesi

Risale-i Nurları okuyanlara bir müjde!





Risale-i nurlardan istifade edip imanını kuvvetlendirenlere, imanlarını taklitten tahkike çevirenlere elbette pek çok müjdeler vardır. En birinci müjde de tahkiki iman sahiplerinin ahirete imanla göçecekleridir. Zira tahkiki iman o kadar kuvvetlidir ki şeytanın vesveseleri artık ona yetişemez. Demek Risale-i nurlar tahkiki imanı kazandırır ve ehl-i sünnet itikadını yerleştirir.
Risale-i nurlardan istifade edenlere bu büyük müjdelerin yanında küçük bir faydasından daha bahsedeceğim. Bediüzzaman Hz.leri eserlerinde çok Arapça kelime kullanmıştır. İlk anda bu özellik  eserlerin anlaşılmasını da zorlaştırmıştır. Ancak bizler günlük hayatımızda da pek çok Arapça kelime kullanmaktayız. Bunların yanında her gün beş defa duyduğumuz ezan Arapça’dır, okuduğumuz veya devamlı dinlediğimiz Kur’an Arapça’dır, namazlarda okuduğumuz sureler Arapça’dır ve ha keza. Bizler Arapça ile iç içeyiz. Risale-i nurları okuyanlar ise çok daha fazla Arapça’ya yakındırlar.
İşte müjdem bu; bir dil bir insan, iki dil iki insan. Öyleyse sizler kolayca hiç olmazsa okuduğunuz ayetleri anlayacak kadar veya bir ihtiyacınızı görecek kadar Arapça’yı kolayca öğrenebilirsiniz. Özellikle hac veya umreye gittiğinizde bunu ne kadar lazım olduğunu göreceksiniz. Şahsen ben kendim kısa bir süredir Arapça çalışıyorum. Kısa sürede oldukça mesafe kat ettiğimi söyleyebilirim.
Yeri gelmişken şunu da söylemeliyiz. Aslında bu Müslüman ülkede okullarda genel olarak okutulması gereken dil Arapça’dır. Emekli bir İngilizce öğretmeni olarak bunu söylüyorum. Çünkü insanımız Arapça ile iç içedir. Kolayca öğrenebilir. İngilizce öğrenimindeki başarısızlık ise herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Suç ne öğrencidedir nede öğretmenlerde. Günlük hayatta karşılaşılmayan veya kullanılmayan dil öğrenilemez. Kısaca kullanılmayan dil öğrenilemez. Bu gerçek nedense ülkemizde bir türlü anlaşılamamıştır.
Elbette İngilizce bir dünya dilidir ve bir ilim dilidir ve öğretilmelidir. Fakat ihtiyacı olacaklara, ilim yapacaklara, lazım olanlara. Hatta ülkemizde ihtiyaç olacak dilleri ihtiyaç miktarı öğretmek ve bu dilleri bilenleri yetiştirmek devletin bir vazifesidir. Bizim bahsettiğimiz umumi olarak herkese Arapça öğretilmeli, isteyenlere, ileride ihtiyacı olacaklara da İngilizce.
En azından şu yapılmalıdır. Umumi olarak bütün öğrencilere İngilizce öğretilmesinden vazgeçilse, yabancı dil mecburi olmaktan çıkarılıp isteğe bağlı olsa, ileride ihtiyacı olacaklara, kariyer yapacaklara isteğe bağlı olarak öğretilse; ihtiyacı olanlar, öğrenmek isteyenler aynı sınıfta olsa dil öğretiminde çok daha başarılı olunacağına inanıyorum.
Artık her meselede akılla, mantıkla hareket etme zamanı gelmiştir. İlerleyen ülkeler hep bunu yapmışlardır. Bizler ise statükodan bir türlü kurtulamıyoruz. Gelin artık “yeter” diyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder