İşin
Ves
Vesvese, asabi ve hassas
Müslümanlar arasında yaygın olan bir hastalıktır. Ayet ve hadisler ile de
sabittir ki şeytan insana vesvese verir. Ekseriya çirkin sözler, pis suretler,
abdestin olmadı, namazın olmadı, elbisen belki temiz değildir gibi vesveseler
ile insanı sıkıştırır ve yorar. Abdestin olmadı, bir daha al; yok kolun kuru
kaldı, bir daha yıka; namazın eksik oldu, bir daha kıl, elbisen temiz
olmayabilir, yıka veya değiştir gibi. Bunların ne kadar zor olduğunu ancak
yaşayanlar bilir. İnsan ilk başlangıçta ne olduğunu da anlayamaz ve derdini de
kimseye anlatamaz. Dolayısıyla ne yapacağını da şaşırır. Bazen insan aklını
kaybedecek hale gelir. Bu vesveseler ekseriya kötü yolları bırakıp İslamî bir
hayata geçenlerde önceden işlemiş olduğu günahlar sebebi ile olur.
Üzülerek belirtelim ki böyle
sıkıntıya düşenlerin ilk müracaat edecekleri hocalarımız da maalesef bu konuda
çok yetersiz. Geçen televizyonda izliyorum. Meşhur bir hoca efendi sorulan soruları
cevaplıyor. Böyle vesveseli bir kişinin sorusu üzerine “sende vesvese var”
diyerek doğru bir teşhis koydu. Sonra da bir psikoloğa gitmesini söyledi.
Kardeşim! Psikolog vesveseli bir insana ne yapabilir? Bu konuda ne yapılacağını
sen bilmezsen o ne bilsin? İşte vesveseli hastaların perişan olmalarının bir
sebebi de budur. Bu meseleyi halletmesi gerekenler dahi bu konuda yeterli
bilgiye sahip değillerdir.
Peygamberimiz s.a.v. dahi
Abdestin vesvesesinden Allah (c.c.)’a sığınmıştır. Sadece Abdestin vesvesesi
bile kişi için çok zordur.
Öyleyse bu vesvese işini bu
yazımızda hâl edelim inşallah. Her insanın ona mahsus bir şeytanı vardır. Bu
şeytanın işi gücü o şahsı yoldan çıkarmak, Allah (c.c.)’ın emirlerini
yaptırmamaya, yasaklarını da yaptırmaya uğraşmaktır. Ona arada bir yukarıda
bahsettiğimiz tarzda vesveseler de verir. Adam etkilenmezse o vesveseyi
vermekten vazgeçer ve başkalarını dener. Verdiği vesveseden kişi korkar ve
endişeye kapılırsa zaten şeytanın istediği budur. Artık o vesveseye devam eder.
Kişi onun vesvese olduğunu bilir ve aldırmazsa çabuk kurtulur, yoksa çok
bocalar.
Önce bilinmesi gereken şudur.
İnsan kendi hür iradesi ile yaptığı işlerden mes’uldür. Halbuki sen bu
vesveselerden rahatsızsın ve gitmelerini istiyorsun. Demek onlar senin kalbinin
sözleri değildir. Belki kalbe çok yakın olan lümme-i şeytaniyeden gelen
şeytanın sözleridir. Öyleyse sen onlardan mes’ul olmadığın gibi yarın ahirette
onlardan hesapta sorulmayacaktır. Çünkü onlar senin iraden dışında olmaktadır.
Abdestin olmadı, namazın olmadı,
yok şurası kuru kaldı gibi vesveselerde ise yapılacak şey abdesti fıkıh
kitaplarında tarif edildiği gibi almak, namazı kitaplarda tarif edildiği gibi
kılmak ve “oldu mu, olmadı mı” diye şeytana sormamaktır. Ona sorarsan o zaten
“olmadı” demeye hazırdır. Düşün ki şeytan senin güzel abdest almana çok mu
meraklıdır? Şeytan senin tam namaz kılmanı çok mu ister? Elbette hayır. Öyleyse
onun derdi senin güzel abdest alman veya güzel ve tam namaz kılman değildir.
Tam tersine o seni bu şekilde bıktırıp namazı, abdesti terk ettirmektir.
Öyleyse, önce bileceksin ki ben
bu vesveselerden, çirkin sözlerden mes’ul değilim. Çünkü onlar ben istemediğim
halde geliyorlar ve gitmelerini istediğim halde gitmiyorlar. Demek onlar bizim
değil lümme-i şeytaniyeden gelen şeytana ait sözlerdir. Bunu bilirsek artık
ondan korkmayız ve onunla fazla ilgilenmeyiz. İşte vesvesenin birinci ilacı
budur. İlgilenmemek ve ona aldırmamak “İstediği kadar gelsin, ben ondan mes’ul
değilim” der ve kurtulursun. Vesveseler arılara benzer. Arılar hücum ettiğinde
onlarla uğraşmazsan dağılıp giderler. Onlarla uğraşırsan baş edemezsin. Demek
vesvesenin çaresi ondan kurtulacağım diye uğraşmak değil, tam tersine onunla
ilgilenmemektir.
Namaz ve abdestini de “oldu mu,
olmadı mı” diye şeytana sorma! Allah (c.c.) katında makbul olup olmadığını da
zaten bilemeyiz. İbadetlerimizi kabul etmesi için dua eder kabulünü umarız.
Kabul edilmemesinden de korkarız. Yoksa çare şeytan olmadı dedikçe abdest
almak, namaz kılmak değildir. Hata ve kusursuz insan olmaz. Peygamberimiz
s.a.v. namazı bitirince üç defa estağfirullah demiş, sahabeler de “Ya
Resulallah “daha namazdan yeni çıktık” dediklerinde “bu namaz içindeki hata ve
kusurlarımız içindir” buyurmuşlardır.
Bu arada banyo ve tuvaletteki
yanlış hareketlerde vesveseye sebep olmaktadır. Özellikle banyoda küçük abdest
bozmaktan kaçınmak gerekir.
Vesvesenin başlaması aynı
zamanda o kişinin manevi terakkiye doğru bir adım attığının da işaretçisidir.
Onu uyanık ve dikkatli olmaya, tevbe-istiğfara sevkeder. İbadetlerinde daha
dikkatli olmasını sağlar. Kabul olmama ihtimalini de hatırlatarak ibadetlerine
güvenmemesini sağlar. Ve daha bir çok faydası vardır. Yemeğin tuzu gibi. Azı
yemeğe lezzet verdiği halde çoğu yemeği zehir eder. Şeytanın şerrinden ve
vesveselerinden Allah (c.c.)’a sığınırız. Cenab-ı Hak hepimizi muhafaza etsin,
amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder