28 Mayıs 2013 Salı

Oruç şükrün anahtarıdır!




İnsanın dünyaya gönderilmesinin en önemli hikmetlerinden biri de şükür etmesidir. Şükür insanın mutlaka yapması gereken en önemli bir vazifesidir.
Ancak şükür edebilmek için nimetin farkına varmak gerekir. İnsan ise ekseriya elindekilerin kıymetini bilemez ve genel olarak elinden çıktıktan sonra fark eder. İnsan elindekini kaybetmeden bir nimetin kıymetini anlayamaz. Anlayamayınca da o nimete hakkıyla şükür edemez.
Meşhur bir hikâye vardır. Bildiğiniz gibi su, balıklar için hayati bir öneme sahiptir. Su olmazsa yaşayamazlar. Şu yazacağımız, hikâye bile olsa, çok manalar ifade etmektedir. “Bir gün balıklar toplanmışlar ve büyük olan balığa gitmişler. Demişler ki su diye bir şey varmış, nedir o?” Düşünebiliyor musunuz? Devamlı içinde yaşadığı suyu bilemiyor
Çünkü, susuzluğu bilmeyen balık suyu da bilemez. Dolayısıyla o büyük nimetin farkına varmadığı için şükür de edemez.
İşte biz insanlar da böyleyizdir. Her gün nimetler içinde yüzdüğümüz halde bunların farkına varıp hakkıyla şükür edemeyiz. Hâlbuki en büyük vazifelerimizden olan şükür vazifemizi yerine getirebilmemiz için nimetlerin farkına varmamız gerekir. Bu ise onlardan mahrum kalmak ile mümkün olur. İşte oruç bu vazifeyi görür. Allah’ın yasak etmesi ile yeme ve içmeden kesilen insan yediği yemeklerin, meyvelerin, suların nasıl kıymetli birer nimet olduklarını anlar. Bu anlama ile nimetleri fark eden insana en mühim vazifesi olan şükür kapısı açılır. Yiyip içtiği nimetlerin ne kadar kıymetli nimetler olduğunu fark eden insan onları veren zata teşekkür borcunu yerine getirmeye başlar.
Yeme içmedeki nimetleri fark edip şükre başlayan insan bir müddet sonra diğer nimetleri de fark etmeye başlar. Mesela: hava bir nimet, güneş bir nimet, ay bir nimet. Yağmurlar, ağaçlar, evler, evlatlar, dostlar ve hakeza.. Göz, kulak, el ve ayaklar kıymeti takdir edilemeyecek derecede büyük birer nimettirler. Nihayetinde bakar ki sayısız nimetler kendisini kuşatmış. O da bunu anlaması ile şükrünü artırır. Gün geçtikçe daha fazla nimetleri fark etmesi daha fazla şükür etmesine sebep olur. En nihayetinde bu kadar nimetlere şükür etmekte aciz kaldığını fark eder ve “Allah’ım! Nimetlerine karşı şükürden acizim” der. Cenab-ı Hak bu sözü büyük bir şükür olarak kabul eder.
İşte insan oruç vasıtası ile nimetler alemini fark edebilir ve en büyük vazifelerinden biri olan şükür vazifesini yapabilir.
Öyleyse orucumuz sadece yiyip içmeyi terk etmekten ibaret olmasın. Orucumuz bir anahtar gibi nimetler alemini açsın ve bizim o nimetleri fark etmemizi sağlasın. Elbette fark ettiğimiz her bir nimet bizim daha fazla şükür etmemizi sağlayacaktır. Şükrün karşılığı ise ahirette cennette verilecektir.
Şükür etmek nimetlerin artmasına sebep olur. Şikayet ise eldeki nimetlerin gitmesine sebep olur. Demek şükrün karşılığı daha dünyada başlamakta, nankörlüğün cezası da hemen dünyada görülmektedir.
Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7)
“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azap etsin? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir.” (Nisa Suresi, 147)
……
Günün sözü:         “Bu dünyada her şey fanidir. Allah için ve Allah yolunda olanlar hariç”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder