25 Mayıs 2013 Cumartesi

Mekke’de, Mescid-ül Haram’da iftar sofraları.

 
Allah (c.c.)’a hamd olsun ki bu yıl Ramazan ayını Mekke ve Medine’de geçirmeyi bize nasip etti. Konya’dan kalkan uçağımız iki saat kırk beş dakika sonra Cidde hava alanına indi.Bir saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Mekke’ye ulaştık. Kısa bir istirahatten sonra umre tavafını ve sa’yi’ni yapıp traş olduktan sonra ihramdan çıkıp umremizi tamamlamış olduk. O akşam ilk defa mescid-ül Haram’da iftar sofrasına oturdum. Bu yazımızda bu iftar sofralarından bahsedeceğiz inşallah.
İftar sofraları hemen ikindi namazı kılınır kılınmaz açılmaya başlıyor. İki çeşit iftar sofrası açılıyor. Birincisi Mescid-ül Haram’ın kapalı alanları ve iç kısmında, ikincisi kapalı alanların dışında kalan açık alanlarda. Bu dış kısımdaki açık alanlarda Kral sofrası açılıyor. Bu sofranın farkı ikram edilen şeylerden kaynaklanıyor. Zira bu sofralarda iki çeşit meyve suyu, elma, muz, hurma, bir parça ekmek gibi şeyler bulunuyor. Bunun için ekseriya maddi imkanları yetersiz olan hacılar bu sofraları tercih ediyorlar.
Ka’be’nin bulunduğu açık alan ile kapalı alanların tamamında ise bizim Türk sofraları hariç sofrada sadece on-oniki civarında hurma ve zemzem bulunuyor. Evet iftarda yediğiniz sadece on civarında hurma, hepsi bu kadar. Dolayısıyla yemeside çabuk oluyor ve on dakika içinde iftarlar yapılmış ve sofralar kalkmış oluyor ve müezzin akşam namazı için gamet getirmeye başlıyor. Evet milyonu aşkın insan bir yerde ve aynı zamanda on dakika içinde iftar ediyor ve sofralar kalkmış oluyor. On hurma ile yapılan iftar kişi için yeterli oluyor ve kendinizi çok hafif ve rahat hissediyorsunuz. Yatsı namazı ile başlayacak ve iki saat sürecek teravih namazı içinde hiçbir ağırlık hissetmiyorsunuz. Ancak gidecek olanlara şunuda belirtelim ki bu bana az geldi diyenler akşam namazı ile yatsı arasında dışarı çıkıp yemek yiyebiliyorlar.
On kişiye iftar verseniz en az bir gün telaşesi olur. Sofranın kaldırılması, bulaşıkların yıkanması saatler alır. Düşünün, milyon insana sofra açılıyor, hem de o insanlar o yerde oturmuş ibadetlerini yaparlarken ve onları hiç rahatsız etmeden. En küçük bir bağrışma , kavga, gürültü, itişme-kakışma olmadan. Bütün bu işlerin arasında milyonlaraca insanın içinde bir kava, gürültü göremezsiniz. Zengin-fakir, makam sahibi veya sıradan bir kişi; hiç birini ayıramazsınız. Hepsi aynı sofrada, yan yana, diz dize. Ayrıca renkleri ayrı, dilleri ayrı, kültürleri farklı. Onları bir araya getiren tek şey iman ve İslamiyet. Ne müthiş bir manzara. Eşitlik dedikleri bu olsa gerek veya eşitlik arayanlar bunu arıyor olsalar gerek. Ama yanlış yerde arıyorlar. O sadece islamiyette var. Eğer onlar davalarında gerçekten samimi iseler buyursunlar İslam dinine.
Gelecek hafta Medine’de ki, Mescid-i Nebevi’deki iftar sofralarından bahsedeceğiz inşallah. Hepiniz Allah (c.c.)’a emanet olun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder