Defalarca yazmışız: Biz
müslümanız ve bizim dinimizde ırkçılık yoktur ve ırkçılık yapanlar cehenneme
ilk girenlerden olacaklardır.
Şunu da belirtelim ki;
insanları böyle kavim kavim yaratan Allah’tır ve bu, Kur’an-ı Kerim’de açık
olarak belirtilmiştir. Şimdi ben Türk’üm. Türkçülük yapmam, amma ırkımı da
inkâr etmem. Zaten olması gereken orta yol da budur; ırk var, ırkçılık yoktur.
Şimdi sen, fahişe bir kadını sırf Türk diye sevebilir
misin? Adam islam’a ve Müslümanlara
düşman, ‘Ya islamî hayat tarzı geri
gelirse’ diye ödü patlıyor; şimdi sen, sıfr Türk diye bu adamı sever misin?
Adam sahtekar, yalancı, dolandırıcı vs. Böyle bir adamı Türk diye sevmek olur
mu? Peki dönelim, mesela bir İtalyan; İslam’ı din olarak kabul etmiş, içki
zina, faiz gibi dinimizin yasakladığı şeyleri terk etmiş ve başlamış beş vakit
namaz kılmaya, Ramazan ayı gelmiş O’da başlamış senin gibi oruç tutmaya. Mü’min
olduğu için senin kardeşin olmuş. Allah cc sizi kardeş ilan etmiş. Şimdi sen,
bu adam Türk değil diye onu sevmeyecek misin?
Kardeşim, bizim ölçümüz İslamiyet’tir.
Dinimizde Allah için sevmek ve Allah için kızmak vardır; ırkı ne olursa olsun.
Biz Türk’te olsa, hatta en yakın akrabamız ve kardeşimiz de olsa İslam’a yan
bakıyorsa onu asla sevmeyiz ve ona kızarız. Allah’a kul olmadıktan sonra Türk
olsa ne yazar, Kürt olsa ne yazar. Amma İslam’ı din olarak kabul etmiş ve
elinden geldiği kadar Allah’a kulluk etmeye çalışan, o bizim kardeşimizdir ve
onu severiz; Türk te olsa, Japon da olsa.
Şimdi bu ölçüyü elimize
alalım, etrafımıza şöyle bir bakalım. Herkesin yaptığı hareketlere göre kimi
sevip kime kızacağımızı tesbit edelim. Elimizde böyle bir ölçü olduktan sonra ‘acaba doğru mu yapıyorum? gibi bir
endişemiz de olmaz. Zira bu ölçü bizi asla şaşırtmaz. Çünkü bu ölçü, Alemleri
yoktan yaratan Allah’ın peygamberi vasıtası ile biz insanlara gönderdiği
ölçüdür.
Elimizden geldiği kadar Allah
için sevip Allah için kızalım. Günümüzde herkes sevmekten bahsediyor. Halbuki
sevmek kadar kızmak ta önemlidir. Mesela sen, birisi babana hakaret etse hemen
fırlarsın ve tepkini gösterirsin. Peki her gün dinine, peygamberine hakaret
edenleri nasıl hoş görelim diyorsun? Ömrünü Allah’a isyan ile geçirenlere nasıl
olup ta kızmıyorsun? Hatta onlarla kol kola olabiliyorsun? Hayır, bunda bir
yanlışlık var: sen ancak Allah’a itaat eden mü’minleri dost edinebilirsin.
Çünkü ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: Sizin dostunuz ancak Allah, O’nun peygamberi, namaz kılan, zekat veren
ve rükû eden mü’minlerdir” Maide Suresi 55
Rabbimiz bizi istikametten
ayırmasın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder