Dinimiz cihad dinidir. Allah
(c.c.)’ın kesin emri olan maddi cihad maalesef bu gün terkedilmiştir. Allah
(c.c.)’ın kesin emri olan maddi cihadın terk edileceğini, bir kıyamet alameti
olarak peygamberimiz s.a.v. haber vermiş ve bunun, bu gün olduğu gibi, zillete
sebep olacağı bildirilmiştir. Bu günkü müslümanların zilletinin sebebi maddi
cihadı terk etmeleridir. Maalesef günümüzde İslam’a hizmet dava eden bazı
guruplar da “ maddi cihadın zamanı geçmştir, bu günkü cihad manevidir” gibi
sapık ve yanlış fikirleri yaymaktadırlar.
Ne yazık ki bu yanlış fikirler İslam düşmanlarının işlerine gelmektedir.
Halbuki maddi cihad Allah (c.c.)’ın kesin emri olarak kıyamete kadar farzdır.
Şimdi, adamlar bile bile,
kasıtlı olarak, sırf Müslümanları tahrik etmek maksadı ile eylül ayında
karikatür yayınlıyorlar. Bakıyorlar kimseden ses yok. Birkaç ay sonra aynı
karikatürleri yandaşları olan diğer ülkelerde de yayınlıyorlar. Bu defa
istedikleri oluyor ve bekledikleri tepkiyi alıyorlar. Yürüyüşler, elçilikleri
taşlamalar, boykotlar vs. Tam istedikleri gibi. Üstüne üstlük Trabzon’da bir de
papaz öldürülüyor. Plan tamam. Hepsi onların oyunu ve tezgahı. Oyun, adım adım
sahneye konuyor ve tatbik ediliyor. Durum bu!
Bu durumda Alem-i İslam ne
yapmalıdır? Bizler, birer müslüman olarak neler yapmalıyız?
“Bu gün size dininizi
tamamladım” ayet-i kerimesi gereğince, her hangi bir durumda dinimizde ne
yapılacağı bellidir. 1400 senedir tatbik edilen bir dinin mensuplarıyız. Böyle
bir olay daha Peygamberimiz s.a.v. hayatta iken cereyan etmiş ve Peygamberimiz
s.a.v.’in emri ile iki kişi gitmiş ve bu hakareti yapanın kellesini
getirmişlerdir. Kafamıza göre tepki olmaz. Her şeyimiz gibi tepkilerimiz dahi
dinimize uygun olmalıdır. Demek bu gün yapılacak iş, yollarda yürümek,
elçilikleri taşlamak değil, yapabiliyorsan iki yiğidi gönderirsin, gider bu
hakareti yapanların kellelerini alıp getirirler. Böylece hem o hakareti
yapanlar cezalandırılmış olur, hem de bundan sonra İslam’a dil uzatmaya
kalkacak olanlara ders olur.
Bu gibi olaylar aslında savaş
sebebidir. İslam ülkesinin kılıcı daima elinde olur. Yani o günün en modern
silahları ile cihada hazır olur. Zira bu gibi taarruzlar ve hakaretler her
zaman vuku bulabilir. Herkes bilir ki hazırlık çok önceden yapılmalıdır. Belki
sen böyle hazırlıklı olsaydın bu taarruz ve hakareti de yapmaya cesaret
edemezler ve sen de şerefinle yaşardın. Şimdi ne olacak? İş başa geldi. İş başa
gelince ah-vah etmenin ne faydası olur ki!
Bu son olay savaş sebebidir.
Öyleyse, nerede İslam için bu cihadı ilan edecekler? Maalesef yok. Dünyanın
neresinde olursa olsun düşmanlar Müslümanlara saldırdığı zaman o ülkeye yardım
etmek veya fiilen onun yanında savaşmak şarttır. Lafa gelince hepimiz
müslümanız, fiiliyata gelince ortada kimse yok. Adamlar geldiler, Alam-i
İslam’ın göbeğine oturdular. Her gün müslüman kanı akıtıyorlar.
Götürebildikleri kadar petrolü de çalıp götürüyorlar. Peki İslam ülkeleri
nerede? Maalesef çoğunluğu işgal güçlerinin yanında. Ne garip değil mi?
Hoş görü, ılımlı İslamiyet,
maddi cihad zamanı değildir gibi safsata fikirleri içimize atanlar da onlardır.
Bu yanlış fikirleri belki de bilmeden savunan saf müslümanlar, inşallah bu son
olaylar ile ayıkmışlardır. Demek biz, onlar ne yaparsa yapsınlar hoş göreceğiz,
onların karşısına silahla dikilmeyeceğiz, ibadetle meşgul olacağız, onlar da
istedikleri gibi at oynatacaklar. Öylemi? Yok öyle şey! Bu hep böyle devam
edemez. Elbet bir gün bu şartlar değişecek, bunların zulümlerine bedel İslam’ın
adaleti bu dünyayı dolduracaktır.
Hoş görü adı altında onlara
yanaşmaya çalışanlar da bilsinler ki sen onların dinini kabul etmedikçe onlar
asla senden razı olmayacaklardır.
Peki ne yapalım? Üzülerek belirtiyorum ki bu gün Alem-i İslam
işgal altındadır. Böyle bir dönemin geleceğini peygamberimiz s.a.v. bir çok
hadis-i şerifleri ile haber vermiştir. Bu dönem ahirzaman fitnesinin koptuğu
bir dönemdir. Bu dönemde bütün dünyayı zulmün kaplayacağı haber verilmiştir.
Herkesin ne yapacağını şaşıracağı bildirilmiştir ki bu gün değil fertler, belki
ülkeler bile ne yapacaklarını şaşırmışlardır. Müjde odur ki; bu karanlık
dönemden sonra Müslümanların dünyaya hakim olacakları günler gelecek, zulümle
dolan dünyayı adaletle dolduracaklardır, inşallah.
Bu günlerin bir an önce değişmesi
ve o güzel günlerin bir an önce gelmesi dileğiyle, bugün, mümkün olduğu kadar
Allah (c.c.)’ın emir ve yasaklarına göre yaşamaya çalışmalıyız, bahusus
namazlarımızı vaktinde kılmalı, hiç olmazsa gözümüzü açıp dostumuzu,
düşmanımızı öğrenmeli ve elimizden geldiği kadar da haramlardan uzaklaşmaya
çalışmalıyız.
Hulasa; Peygamberimizden sonra
Hz.Ebu Bekir ile başlayan halifelik 1300 sene sonra Türkiye’nin elinde son
bulmuştur. Başını kaybeden Alam-i İslam o günden beri perişandır. Korkarım
müslümanların birliğini sağlayan bu baş bulunmadan bu perişanlıktan kurtulmak
mümkün değildir. Dilerim o başın gelmesi yakındır, yoksa halimiz perişandır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder