22 Mayıs 2013 Çarşamba

Maddi cihad farzdır!




Dinimiz cihad dinidir. Allah (c.c.)’ın kesin emri olan maddi cihad maalesef bu gün terkedilmiştir. Allah (c.c.)’ın kesin emri olan maddi cihadın terk edileceğini, bir kıyamet alameti olarak peygamberimiz s.a.v. haber vermiş ve bunun, bu gün olduğu gibi, zillete sebep olacağı bildirilmiştir. Bu günkü müslümanların zilletinin sebebi maddi cihadı terk etmeleridir. Maalesef günümüzde İslam’a hizmet dava eden bazı guruplar da “ maddi cihadın zamanı geçmştir, bu günkü cihad manevidir” gibi sapık ve yanlış fikirleri yaymaktadırlar.  Ne yazık ki bu yanlış fikirler İslam düşmanlarının işlerine gelmektedir. Halbuki maddi cihad Allah (c.c.)’ın kesin emri olarak kıyamete kadar farzdır.
Şimdi, adamlar bile bile, kasıtlı olarak, sırf Müslümanları tahrik etmek maksadı ile eylül ayında karikatür yayınlıyorlar. Bakıyorlar kimseden ses yok. Birkaç ay sonra aynı karikatürleri yandaşları olan diğer ülkelerde de yayınlıyorlar. Bu defa istedikleri oluyor ve bekledikleri tepkiyi alıyorlar. Yürüyüşler, elçilikleri taşlamalar, boykotlar vs. Tam istedikleri gibi. Üstüne üstlük Trabzon’da bir de papaz öldürülüyor. Plan tamam. Hepsi onların oyunu ve tezgahı. Oyun, adım adım sahneye konuyor ve tatbik ediliyor. Durum bu!
Bu durumda Alem-i İslam ne yapmalıdır? Bizler, birer müslüman olarak neler yapmalıyız?
“Bu gün size dininizi tamamladım” ayet-i kerimesi gereğince, her hangi bir durumda dinimizde ne yapılacağı bellidir. 1400 senedir tatbik edilen bir dinin mensuplarıyız. Böyle bir olay daha Peygamberimiz s.a.v. hayatta iken cereyan etmiş ve Peygamberimiz s.a.v.’in emri ile iki kişi gitmiş ve bu hakareti yapanın kellesini getirmişlerdir. Kafamıza göre tepki olmaz. Her şeyimiz gibi tepkilerimiz dahi dinimize uygun olmalıdır. Demek bu gün yapılacak iş, yollarda yürümek, elçilikleri taşlamak değil, yapabiliyorsan iki yiğidi gönderirsin, gider bu hakareti yapanların kellelerini alıp getirirler. Böylece hem o hakareti yapanlar cezalandırılmış olur, hem de bundan sonra İslam’a dil uzatmaya kalkacak olanlara ders olur.
Bu gibi olaylar aslında savaş sebebidir. İslam ülkesinin kılıcı daima elinde olur. Yani o günün en modern silahları ile cihada hazır olur. Zira bu gibi taarruzlar ve hakaretler her zaman vuku bulabilir. Herkes bilir ki hazırlık çok önceden yapılmalıdır. Belki sen böyle hazırlıklı olsaydın bu taarruz ve hakareti de yapmaya cesaret edemezler ve sen de şerefinle yaşardın. Şimdi ne olacak? İş başa geldi. İş başa gelince ah-vah etmenin ne faydası olur ki!
Bu son olay savaş sebebidir. Öyleyse, nerede İslam için bu cihadı ilan edecekler? Maalesef yok. Dünyanın neresinde olursa olsun düşmanlar Müslümanlara saldırdığı zaman o ülkeye yardım etmek veya fiilen onun yanında savaşmak şarttır. Lafa gelince hepimiz müslümanız, fiiliyata gelince ortada kimse yok. Adamlar geldiler, Alam-i İslam’ın göbeğine oturdular. Her gün müslüman kanı akıtıyorlar. Götürebildikleri kadar petrolü de çalıp götürüyorlar. Peki İslam ülkeleri nerede? Maalesef çoğunluğu işgal güçlerinin yanında. Ne garip değil mi?
Hoş görü, ılımlı İslamiyet, maddi cihad zamanı değildir gibi safsata fikirleri içimize atanlar da onlardır. Bu yanlış fikirleri belki de bilmeden savunan saf müslümanlar, inşallah bu son olaylar ile ayıkmışlardır. Demek biz, onlar ne yaparsa yapsınlar hoş göreceğiz, onların karşısına silahla dikilmeyeceğiz, ibadetle meşgul olacağız, onlar da istedikleri gibi at oynatacaklar. Öylemi? Yok öyle şey! Bu hep böyle devam edemez. Elbet bir gün bu şartlar değişecek, bunların zulümlerine bedel İslam’ın adaleti bu dünyayı dolduracaktır.
Hoş görü adı altında onlara yanaşmaya çalışanlar da bilsinler ki sen onların dinini kabul etmedikçe onlar asla senden razı olmayacaklardır.
Peki ne yapalım?  Üzülerek belirtiyorum ki bu gün Alem-i İslam işgal altındadır. Böyle bir dönemin geleceğini peygamberimiz s.a.v. bir çok hadis-i şerifleri ile haber vermiştir. Bu dönem ahirzaman fitnesinin koptuğu bir dönemdir. Bu dönemde bütün dünyayı zulmün kaplayacağı haber verilmiştir. Herkesin ne yapacağını şaşıracağı bildirilmiştir ki bu gün değil fertler, belki ülkeler bile ne yapacaklarını şaşırmışlardır. Müjde odur ki; bu karanlık dönemden sonra Müslümanların dünyaya hakim olacakları günler gelecek, zulümle dolan dünyayı adaletle dolduracaklardır, inşallah.
Bu günlerin bir an önce değişmesi ve o güzel günlerin bir an önce gelmesi dileğiyle, bugün, mümkün olduğu kadar Allah (c.c.)’ın emir ve yasaklarına göre yaşamaya çalışmalıyız, bahusus namazlarımızı vaktinde kılmalı, hiç olmazsa gözümüzü açıp dostumuzu, düşmanımızı öğrenmeli ve elimizden geldiği kadar da haramlardan uzaklaşmaya çalışmalıyız.
Hulasa; Peygamberimizden sonra Hz.Ebu Bekir ile başlayan halifelik 1300 sene sonra Türkiye’nin elinde son bulmuştur. Başını kaybeden Alam-i İslam o günden beri perişandır. Korkarım müslümanların birliğini sağlayan bu baş bulunmadan bu perişanlıktan kurtulmak mümkün değildir. Dilerim o başın gelmesi yakındır, yoksa halimiz perişandır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder