Bu sorunun cevabı elbette
ciltler dolusu kitapları dolduracak kadar geniştir. Böyle olmasına rağmen yine
de birçok insan vardır ki bu dünyanın ne olduğunu, ne için var edildiğini, kendisinin
niçin dünyaya geldiğini, niçin yaşadığını, bu hayatın gayelerini bilmemektedir.
Bunun için, bu yazımızda özet olarak ‘bu dünyanın ve dünya hayatının ne
olduğunu’ göstermeye çalışacağız.
Dünya; her şeyden önce bir imtihan yeridir. Bu
nazarla bakıldığı zaman, her şey bizim için bir imtihan olduğu gibi, çevremizde
olan olaylar veya başımıza gelen her bir hadise de bir imtihandır. Varlıklı
olmak imtihan olduğu gibi, sıkıntı çekmekte başka bir imtihandır. Sağlıklı
olmak imtihan olduğu gibi, hasta olmakta ayrı bir imtihandır. Allah’ın emirleri
ve yasakları da başlı başına büyük bir imtihandır. Yapanlar kazanır,
yapmayanlar kaybederler. Bu konuda çok yazı yazdığımızdan dünyayı başka açılardan
incelemeye devam edeceğiz.
Dünya bir misafirhanedir.
İnsan içinde aziz bir misafirdir. Hepimiz bir şekilde misafirlik yapmışızdır.
Misafir, misafir olduğu yerdeki şeylerin sahibi değildir. Orada geçici olarak
kalır ve oradakilerden hane sahibinin müsaade ettiği kadar ve müsaade ettiği
şekilde istifade eder. Masraflar ise onu hiç ilgilendirmez. Çünkü misafirdir.
Misafir keyfini sürer ama masraflara karışmaz. Kural budur. Ancak,
misafirin özelliği; hane
sahibinin müsaadesine göre hareket etmesidir. Eğer müsaade edilmeyen şeyleri yapmaya
kalkacak olursa tokadı yer ve değerini de kaybeder. Ve aynı zamanda istifadesi de
sınırlandırılır. Yani cezalar gelmeye başlar.
İşte, insan da bu dünya hanında aziz bir
misafirdir. Bu dünyanın sahibi olan Allah’a cc misafir olmuştur. Ancak, şu
dünyadaki bütün nimetlerden istifade etmesi Allah’ın emir ve yasaklarına
uymasına bağlıdır. Emir ve yasaklara uyduğu sürece izzetli bir şekilde yaşar ve
ona göre de değeri olur. Misafirin değeri misafir olduğu zata göre olur.
Allah’a misafir olanın ne derece değerli olduğunu varın siz düşünün. İşte insan
böyle kıymetli, şerefli, aziz bir varlıktır. Bu kıymet ve şerefinin devamı
ancak Allah’ın emirlerini yapmasına ve yasaklarını işlememesine bağlıdır.
Emirleri yapmazsa, yasak edilen şeyleri de işlerse birden değerini kaybeder ve
izzet ve şerefi de kalmaz. Daha dünyada rezil olmaya başlar.
Öyleyse bize düşen, hane
sahibimiz olan Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşamamızdır. Emir ve
yasakları ise son din olarak gönderdiği islamiyette belirtilen şekildedir.
Dünya, bir başka açıdan
bakıldığında merayay-ı sübhanidir. Yani; Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin tecelli
ettiği bir yerdir. Aslında neye baksan O’nu, yani O’nun isimlerinin
tecellilerini görürsün. Koca koca gezegenlerin, akıl almaz bir sür’atle ve
intizamla gezdiklerini görünce bunu yapan zatın ne derece güçlü olduğunu, yani
‘Kadir’ isminin tecellisini ve ‘Nazım’ isimlerinin tecellilerini seyredersin.
Güneşte ‘Nur’ ismini, tabiattaki renk cümbüşünde ‘Mülevvin’ ismini, şekillerde
‘San’i’ ve ‘ Müsavvir’ isimlerini, bütün mahlukatın yiyip içmelerinde ‘Rezzak’
ismini seyredersin. Her gün yeniden dünyaya gelenleri gördüğünde onun ‘Halık’
ismini, güzelliklerde ‘Cemil’ ismini, Nimetlerde ‘Rahman’ ismini görürsün.
Adeta her şey bir ayna olmuş ve onun güzel isimlerini göstermektedirler. İşte
dünyaya bu nazarla bakabilirsen Esma-i İlahiyyeyi seyredersin.
Bir başka açıdan da bakıldığında dünya bir
ticarethanedir. Dünyaya gelen insanlar vazifelerini yapmakla büyük kârlar elde
ederler ve ahirette , ebedi hayatlarında bu ticaretlerinden elde edebildikleri
kazanca göre yaşarlar. Kısaca insan dünyada ne kazanmış ise, ahirete onu götürür. Cennette yiyeceği
meyveden, altında oturacağı ağaca , cennet köşklerinden hurilere veya cehennemde
kendisini sokacak yılan ve kendisini yakacak ateşe kadar her şeyi buradan götürür.
Yani; yaptığımız hareketler orada o şekli alırlar.
İnsan bu dünya içinde vazifesi çok olan bir
memurdur. Allah onu yaratmış ve ona bir çok emirler vermiş ve bir çok şeyleri
de ona yasaklamıştır. Kısaca insan, bu emir ve yasaklara göre hareket ederse
vazifesini güzelce yapmış olur ve büyük mükâfatlar kazanır. Kim de dinimiz olan
İslamiyet ile Allah’ın gönderdiği emir ve yasaklara göre bir hayat sürmezse
vazifesini yapmamış olur.
Netice olarak, şu dünyaya gelip te bu kâinatın sahibinin
gönderdiği son din olan İslam’a göre bir hayat sürmediğinden dolayı şu dünyadan
vazifesini yapmamış olarak göçüp gidenlere yazıklar olsun!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder