Ey insan!.. Sende büyük bir zaaf var!
Evet, hem de öyle bir zaaf ki; eğer dikkatli olmazsan, senin
her iki dünyanı birden mahvedebilir. Çünkü
sen, nefsin heva ve hevesi yüzünden, hazır ve peşin olan ceza ve mükafatlara
önem veriyorsun; ileride verilecek ceza ve mükafatlara ise aldırmıyorsun.
Evet insan,
yaratılışı itibari ile peşin, az bir lezzeti veya ücreti, ileride verilecek
büyük lezzet veya ücretlere tercih eder. Az bir peşin cezadan ise, ilerideki
büyük cezadan korktuğundan daha fazla korkar. Dolayısıyla biz insanlar, peşin olan zevk ve ücretlere talip, peşin
olan cezalardan da korkar bir şekilde yaratılmışızdır. İlerideki büyük ceza
ve mükafatlara ise pek aldırmayız.
İşte bu özelliğimizden dolayı, ekser imtihanlar bu zaafımız noktasında
olmaktadır. Allah’ın emir ve yasakları da ekseriya bu zaafımıza bakmaktadır.
Mesela: Sabah namazı vakti, sıcak yatağınızda, mışıl mışıl uyurken ‘kalk’ emri
gelir. Peşin olan ve nefsimizin istediği uykuyu terk etmemiz ve ücretini
ileride almak üzere namaz kılmamız istenir. Peşin olan zevki terk, peşin olan zahmete
girmek… ücret ise, ileride. Mesela; bizden,
elimizde bulunan ve nefsimizin hoşuna giden malı, ücretini ileride almak üzere,
fakirlere vermemiz emredilir. İlerideki ücrete mukabil, elimizde peşin olan
nimeti vermemiz istenir. Mesela; sıhhatimiz yerinde iken, mevcut güzel
yiyecekleri yememiz yasaklanır ve oruç tutmamız emredilir. Zahmet peşin, ücret
ise ileridedir.
Haram olan yasaklarda da aynı özellik görülür. Bu defa
haramlardaki nefsin hoşuna giden zevkler noktasında, peşin olan zevkin terk
edilmesi; aksi takdirde ileride büyük ceza verileceği bildirilir. Bu defa zevk peşin, ceza ise ileridedir.
Mesela: zinada nefsin büyük bir zevki vardır. O peşin zevkin terk edilmesi
istenir. Terk etmez ise, ceza ileridedir. Açık saçık güzel kadınlara
bakılmaması istenir. Bakmaktaki zevk peşin; eğer bakarsa, ceza ileridedir.
İşte, insanın peşin olan zevk ve cezalara önem vermesi,
ileride olan ceza ve mükafatlara ise aldırmaması yüzünden; zahmeti peşin,
ücreti ahirette olan ibadetleri yapmakta zorlandığı gibi; lezzeti ve zevki
peşin, cezası ise ileride olan haramları terk etmekte de zorlanır. İşte imtihan budur; ibadetlerde zahmet
peşin, mükâfat ileride; haramlarda zevk peşin, ceza ileridedir. Yoksa,
mesela; namaz kılmayan birisine ceza hemen verilse, namaz kılmayan kalır mı?
Veya açık saçık gezen birinin, yarın ahirette, önce bu açık yerleri yanacağına
göre, şimdiden, peşin olarak bu ceza verilse, bir tek açık saçık gezen kalır mı?
Demek, mesele büyük ceza ve mükafatların ileride, ahirette verilecek olmasıdır.
Ancak, eğer insan, ileride verilecek ceza ve mükafatları
gözü ile görür veya yaşar ise; o zaman bunlarda peşin gibi oluyor. Mesela;
yıllarca tahsil görüp iyi bir makama gelenleri gördüğü için, çocuğunu kar-kış
demeden ve hiç üşenmeden okullara gönderir ve hiçbir masraftan da kaçınmaz. Çünkü
neticeyi görüyor ve biliyor. Yazın sıcak günlerinde odun kömürünü alıyor ve bu
ona zor gelmiyor. Çünkü, almazsa ne sıkıntılar çekeceğini yakînen biliyor.
Demek, ileride verilecek ceza ve mükafatları da yakînen
bilse, o zaman onlar da hazır ve peşin hükmüne geçebilir. Bu ise, onları haber
veren peygamberlere imana bağlıdır. Onların verdikleri haberlere gözü ile
görmüş gibi inansa, o zaman o gelecekte verilecek ceza ve mükafatlar hazır
hükmüne geçeceğinden, o kişiye, o emir ve yasaklara uymak zor gelmez. Demek, iş imana bağlıdır. Öyleyse sen
şimdi, imanının ne kadar kuvvetli olduğunu bununla anlayabilirsin. Haramları ne
kadar kolay terk edebiliyorsan, o kadar kuvvetli imanın var demektir. Farzları
ne kadar rahat yapabiliyorsan o derece kuvvetli imanın var demektir. Eğer, farzları yapamıyorsan, üstelikte
haramlara kolayca giriyorsan; bu, senin imanının ne kadar zayıf olduğunu
gösterir. Kendini aldatma ve imanını kuvvetlendirmeye çalış. Bunun için,
Kur’an-ı Kerimde “ Şüphesiz Allah
katında en üstün ve şerefli olanınız, takvaca en ileri olanınızdır”
(Hucurat suresi 13) buyurulmuştur. İmanın amel ile alakası yüzünden de Kur’an-ı
kerim’de sık sık “ İman edip Salih amel işleyenler…” şeklinde bahseden ayetler
vardır. Demek, iman ile amelin yakın bir ilişkisi vardır. Bunun için amel yapamayanlar, bahusus farzları yapamayanlar ve
haramlara dalanlar; oturup kara kara düşünmelidirler.
Ey kardeşim! İşte
ehl-i dünya da senin bu zaafını keşfetmiş; esnaf ve bankalar el birliği ederek sana
taksit tuzağını kurmuşlardır.
Çünkü onlar, sana peşin olan zevki teklif edip, ‘ücretini
sonra öde’ demektedirler. “Arabayı al, götür. 36 ayda öde. Evi al, içinde otur;
on senede ödersin; halı, kilim, koltuk takımı; hemen al götür, sonra şu kadar
taksitle ödersin” diyorlar. Zevk peşin, ödeme ise sonra. İşte bu, insanın önemli
bir zaafıdır ki; bütün imtihan bu zaafın etrafında olmaktadır ve ehl-i dünya
senin bu zaafından istifade etmektedir.
Allah’ın emir ve
yasaklarının da insanın bu özelliğine bakmasından anlıyoruz ki; eğer insan bu
zaafına karşı dikkatli olmazsa, her iki dünyasını birden kaybedebilir ve her
iki dünyada da rezil ve perişan olabilir.
Bu durumda yapılacak iş: Akıllı olmak, nefsin peşin zevk ve
sıkıntılarını düşünerek değil, aksine ileride bizi bekleyen büyük ceza ve mükafatları
düşünerek ve ona göre hareket etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder