28 Mayıs 2013 Salı

Unutulmaya yüz tutan sünnet: İtikaf…




İtikaf: ramazan ayının son on gününde mescide kapanıp, dünyevi ve boş şeyleri bırakıp, tamamen kendini ibadet, zikir, fikir ve ilim gibi şeylere vermektir.
Peygamberimiz s.a.v her Ramazan mutlaka itikafa girerdi. Eğer bu sene, cihad gibi bir sebepten dolayı girememiş ise, ertesi sene yirmi gün itikafa girer ve giremediği yılı telafi ederdi. Demek itikaf müekked bir sünnet olup, Peygamberimiz s.a.v.’in terk etmediği bir ibadettir.
Dolayısıyla itikaf, farzı kifaye olan cenaze namazı gibi, sünneti kifaye olan bir ibadettir. Yani, eğer bir şehirde itikafa giren hiç kimse olmazsa bütün herkes mes’ul olur. Bütün herkes, bu sünnetin terkinden dolayı sorumlu olur. Ancak bu sünneti yerine getiren kimseler olursa bütün toplum bu mes’uliyetten kurtulur.
Elbetteki en çok Kâbe ve Mescid-i Nebevi’de itikafa girilmektedir. Binlerce Müslüman bu iki mescitte itikafa girerek hem kendileri, hem de bütün Ümmet-i Muhammed için önemli bir vazifeyi yerine getirmektedirler.
Peygamberimiz s.a.v. terk etmeden her sene itikafa girdiğine göre, bundan bizim çıkaracağımız ders şudur: İnsan ibadet ve kulluk için yaratılmış ve ebedi hayatı kazanmak için şu dünyada geçici olarak bulunmaktadır. Ancak içinde bulunduğumuz şartlar insanı fazlası ile meşgul etmekte, hatta yaratılış gayesinden uzaklaştırmaktadır. Yıl on iki ay dünyaya koşan insan, Ramazan ayının gelmesi ile bir nebze olsun ibadete yönelmektedir. Ramazan ayının son on gününde ise içinde Kadir gecesini bulunduğundan bir gecede bir ömürde kazanılamayacak sevabı kazanmak mümkündür. Kadir gecesini son on günde aramak gerektiğinden, son on gün artık tamamen dünya işlerini bırakıp, kendini ahirete verecek bir zamandır. Her işimizde işin en doğrusunu bize ders veren ve bizzat kendisi tatbik ederek gösteren  peygamberimiz s.a.v. bu meselede de bize en doğru olan hareketi göstermiştir.
Evet, şu dünyada geçici olarak bulunan ve her an ahiret yolculuğuna çıkmak ihtimâli olan bizler, ahiretimizde akıl almaz faideleri olacak Ramazan ayının son on gününü elimizden geliyorsa itikafa girerek ve kendimizi tamamen dünyadan soyutlayarak geçirmeli, ahirete yönelerek kendimizi tamamen ibadete vermeliyiz.
Evet, dünyanın az bir menfaati için bir çok zahmetlere katlanan bizler, ahiretin büyük menfaati için bunu yapmalıyız; Ramazan’ın son on gününü mümkünse, yapabiliyorsak itikafa girmeli, yapamıyorsak yine de elimizden geldiği kadar dünya işlerini bırakmalı yada en aza indirerek ibadet ve taate yönelmeliyiz. Evet, az bir kafamız çalışıyorsa yapılacak iş budur. Sünnette budur. Kurtuluşun yolu da sünnete uymaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder