İtikaf: ramazan ayının son on
gününde mescide kapanıp, dünyevi ve boş şeyleri bırakıp, tamamen kendini
ibadet, zikir, fikir ve ilim gibi şeylere vermektir.
Peygamberimiz s.a.v her
Ramazan mutlaka itikafa girerdi. Eğer bu sene, cihad gibi bir sebepten dolayı girememiş
ise, ertesi sene yirmi gün itikafa girer ve giremediği yılı telafi ederdi. Demek itikaf müekked bir sünnet olup,
Peygamberimiz s.a.v.’in terk etmediği bir ibadettir.
Dolayısıyla itikaf, farzı
kifaye olan cenaze namazı gibi, sünneti kifaye olan bir ibadettir. Yani, eğer bir
şehirde itikafa giren hiç kimse olmazsa bütün herkes mes’ul olur. Bütün herkes,
bu sünnetin terkinden dolayı sorumlu olur. Ancak bu sünneti yerine getiren
kimseler olursa bütün toplum bu mes’uliyetten kurtulur.
Elbetteki en çok Kâbe ve
Mescid-i Nebevi’de itikafa girilmektedir. Binlerce Müslüman bu iki mescitte
itikafa girerek hem kendileri, hem de bütün Ümmet-i Muhammed için önemli bir
vazifeyi yerine getirmektedirler.
Peygamberimiz s.a.v. terk
etmeden her sene itikafa girdiğine göre, bundan bizim çıkaracağımız ders şudur:
İnsan ibadet ve kulluk için yaratılmış ve ebedi hayatı kazanmak için şu dünyada
geçici olarak bulunmaktadır. Ancak içinde bulunduğumuz şartlar insanı fazlası
ile meşgul etmekte, hatta yaratılış gayesinden uzaklaştırmaktadır. Yıl on iki
ay dünyaya koşan insan, Ramazan ayının gelmesi ile bir nebze olsun ibadete
yönelmektedir. Ramazan ayının son on gününde ise içinde Kadir gecesini
bulunduğundan bir gecede bir ömürde kazanılamayacak sevabı kazanmak mümkündür. Kadir gecesini son on günde aramak
gerektiğinden, son on gün artık tamamen dünya işlerini bırakıp, kendini ahirete
verecek bir zamandır. Her işimizde işin en doğrusunu bize ders veren ve
bizzat kendisi tatbik ederek gösteren peygamberimiz s.a.v. bu meselede de bize en
doğru olan hareketi göstermiştir.
Evet, şu dünyada geçici
olarak bulunan ve her an ahiret yolculuğuna çıkmak ihtimâli olan bizler,
ahiretimizde akıl almaz faideleri olacak Ramazan
ayının son on gününü elimizden geliyorsa itikafa girerek ve kendimizi tamamen
dünyadan soyutlayarak geçirmeli, ahirete yönelerek kendimizi tamamen ibadete
vermeliyiz.
Evet, dünyanın az bir
menfaati için bir çok zahmetlere katlanan bizler, ahiretin büyük menfaati için bunu
yapmalıyız; Ramazan’ın son on gününü mümkünse, yapabiliyorsak itikafa girmeli,
yapamıyorsak yine de elimizden geldiği kadar dünya işlerini bırakmalı yada en
aza indirerek ibadet ve taate yönelmeliyiz. Evet, az bir kafamız çalışıyorsa
yapılacak iş budur. Sünnette budur. Kurtuluşun yolu da sünnete uymaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder