Geçen hafta Mescid-ül Haram’da ki iftar sofralarını
yazmıştık. Bu yazımızda Medine’yi anlatacağız inşallah.
Mescid-i Nebevi’de iftar sofraları daha bir başka. Burada da
Mescid-i Nebevi’nin kapalı alanlarının dışında kalan açık alanlarda Mekke’de
olduğu gibi Kral sofraları açılıyor. Yalnız burada Mekke’de ikram edilen
şeylere bir de bir kase yoğurt ve ekmek ilave ediliyor. Mescidin kapalı
alanlarında ise gene Türk sofraları hariç menü aynı. Hurma-zemzem, bir kase
yoğurt ve ekmek. Bir bardak çay veya kahvede hemen her sofrada bulunuyor. Hayır
sever Türk kardeşlerimizin açtıkları sofralarda ise çeşit miktarı dikkat
çekecek kadar fazla. Ve ekseriya tanıdık Türkler bu sofralara oturuyor. Ne
kadar iyi niyetle de hazırlansalar yan taraflarda oturan ve akşama kadar oruç
tutmuş insanların bu sofralardan olumsuz etkilendikleri bir gerçek. Bu yüzden
bu kardeşlerimizin bu konuda biraz daha hassas olmaları gerektiği
kanaatindeyim.
Dedim ya Medine’de iftar sofraları bir başka. Dışarıdaki
Kral sofraları ikram edilen şeylerin çokluğundan dolayı hemen ikindi namazından
sonra, kurulur kurulmaz doluyor. Ancak içeride kurulanlar öyle değil. İçeride
belki de dünyanın hiçbir yerinde karşılaşmıyacağınız bir manzara ile
karşılaşıyorsunuz. İkindin namazından sonra hayır sahibi kişiler 50 kişili, 100
kişilik beklide daha fazla sofralar açıyorlar. Hurmalar, zemzemler, yoğurt ve
ekmekler güzel bir şekilde sofraya yerleştiriliyor. Ancak henüz sofra boş.
Sofranın başına sofra sahibi duruyor. Oradan geçen mü’minleri büyük bir
nezaketle, tatlı bir dil ile, güler bir yüz ile adeta yalvarırcasına sofrasında
iftar etmesi için davet ediyor.Belki de dilini bilmediği, önceden hiç
görmediği, tanımadığı, ancak Allah (c.c.) onları kardeş ilan ettiği için kardeş
bildiği kişileri ikram etmek üzere sofrasına davet ediyor. Bu yetmiyor. İnsanın
gözlerini yaşartan manzara bundan sonra yaşanıyor. Çünkü sofralar büyük ve
henüz boş, onları doldurmak gerek. İlk veya orta okul çağındaki çocuklarını Mescidin
dışına, yeni gelmekte olan mü’minlerin geçtikleri yerlere gönderiyorlar. Bu
çocuklar tanımadıkları, dillerini dahi bilmedikleri mü’minlerin kollarına
giriyorlar, kendi sofralarına onları götürebilmek için adeta yalvarıyorlar.
Büyükler ekseriya böyle küçüklere karşı şefkatli olduklarından onları
kıramıyorlar. Küçük, çoğunlukla zenci bir çocuk, kolunda yaşlı bir amca
gidiyorlar. Ne manzara. Çocuk o yaşlı amcayı sofraya kadar getiriyor, büyük bir
saygı ve nezaketle onu sofraya oturtuyor ve bir kişi daha getirebilmek için
tekrar ayrılıyor. Nihayet sofralar doluyor ve herkes ezanı beklemeye
başlıyor.Mescid-i Nebevide iftar süresi çeşitlerin çokluğu sebebi ile 15
dakika. Sonra akşam namazı eda ediliyor.
Evet Medine bir başka. Akşam namazından sonra yeniden sofralar
açılıyor. Kalan yiyecekler sofralara konulup yeniden ikram ediliyor. Yatsı
bitip teravih namazı eda edildikten sonra sofralar yeniden açılıyor, sahurda
yeniden açılıyor ve ha keza. Evet Medine’de hiç paranız olmasa da aç kalmak
yok.
Evet param az gitsin, sevabı çok kazanayım diyenler Umreye
Ramazan ayında gitmelidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder