3 Ocak 2011 Pazartesi

BANKALAR TOPLUMUN GÖBEĞİNE OTURMUŞTUR!

Bir ailenin para durumu ne ise, bir ülkenin de ekonomik durumu odur. Nasıl bir aile para durumuna göre bir hayat yaşayabiliyorsa, bir ülkenin insanları da o ülkenin ekonomik durumuna göre bir hayat yaşayabilirler. Elbette bir aile için de, bir toplum içinde ekonomi demek para demektir. Paranın merkezinde ise bankalar vardır. Para ile işi olmayan kalmadığına göre bankalarla işi olmayan da kalmamıştır.
Çok yakın zamana kadar toplumun belli bir kısmı bankalardan uzak kalmayı tercih etmiştir. Parası olduğu zaman onu değişik şekillerde değerlendirmiş, paraya ihtiyacı olduğu zaman, faiz ile kredi çekmek yerine, dinimizde çok öğülen karz-ı hasen, yani birbirlerine borç alıp verme yolu ile ihtiyaçlarını giderme yolunu seçmişlerdir.
Ancak toplum son yıllarda süratle değişmiş, bu değişim para ile ilgili olan ilişkileri de olumsuz yönde etkilemiştir.
Şimdi, kişi kazandığı parayı bankaya yatırmakta, alacak tahsilatlarının büyük bölümü banka ile yapılmakta, paraya ihtiyacı olan kişi bir şey alacağı zaman bankadan faiz ile kredi kullanmaktadır. Milyonlarca kredi kartının toplum tarafından kullanıldığı düşünülürse, toplumun nasıl bankalarla içli dışlı olduğu ve bankaların toplum hayatında nasıl merkezi bir konuma geldikleri rahatça anlaşılabilir.
Üzülerek belirtiyorum ki, dinimizde çok öğülen, veren kişiye sevap kazandıran ve kişilerin birbirlerine yardımcı olması ve kaynaşmasını sağlayan borç alıp verme nerede ise kalkmış durumda. Bir miktar paraya ihtiyacınız olduğunda kime isteseniz ‘yok’ diyor. Eğer dini hassasiyetiniz varsa faize düşmek istemiyorsunuz amma, artık borç veren de yok. Bu arada bankalar da yalvarıyorlar ‘Gel, para verelim; kefil yok, senet yok’ diye. Şimdi bu durumda bir müslüman ne yapacak? Meşru yoldan ihtiyacını karşılayamıyor, diğer taraftan faizli yol çok kolay ve açık, onu bakıyor. Gerçekten zor bir durum…
Hani “ahir zamanda imanı tutmak avucunda kor tutmak gibi olacak” hadisi var ya.. sanki o yaşanıyor. Hatta faizle kredi çekmek için kimseye söylemene bile gerek yok. Varıyorsun bankamatiğe, kredi kartını sokuyorsun ve lazım olan parayı çekip cebine koyuyorsun. Koyuyorsun amma, faiz gibi en büyük günahlardan birini de işlemiş oluyorsun. Bunun cezasının ne olduğunu biraz zahmet edip kitaplardan okursan iyi olur.
Adamın arabası var, daha iyisine binmek istiyor bey efendi. Nasıl olsa banka para veriyor. Hiç düşünmeye bile gerek olmadan krediyi çekiyor ve daha konforlu arabaya da biniyor. Beş yıl, on yıl sürecek faizli kredilerin ne kadar yaygın olduğu herkesçe malum.
Evet, parası olan bankaya yatırıyor, ihtiyacı olan aynı parayı faizli olarak bankadan çekiyor. Yok artık öyle borç verip, verdiğim parayı alacağım diye borçlunun peşinden koşmak. Esnaf deftere yazacak ta senin peşinden koşacak, sana güvenip taksit yapacak ta senin ödemeni bekleyecek. Çektiriyorsun kredi kartını ve iş bitiyor. Evet, gerçekten iş bitiyor mu, yoksa hesabı görülmek üzere ahirete mi kalıyor?
Hani, peygamberimiz sav bir hadislerinde “Öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen kalmayacak” buyurması üzerine sahabeler ‘Herkes mi yiyecek?’ diye sormuşlar. Peygamberimiz sav ‘yemese de tozundan dumanından bulaşacak’ buyurmuştur.
Şimdi, bu kadar faiz ile içli dışlı olan toplumda yaşayan birisine faizden bulaşmaması mümkün mü?
Şimdi durum bu… En büyük günahlardan olan ve dinimizde şiddetle yasaklanan faize bulaşmayan kalmamış, zina almış başını gitmiş, içki alenen satılıp içiliyor olmuş, kumar yaygın olarak ve resmen oynatılmakta, açık saçıklık normal hale gelmiş, basın bu şer işlerin borazanı olmuş, uyuşturucu, hırsızlık, gasp, cinayet gibi olaylar toplumu yaşanmaz hale getirmiş.
Evet, din ayrı devlet ayrı diyerek çıkılan yolun feci sonu işte budur. Ne gariptir ki, bunların bu feci durumdan halâ bir şikâyetleri de yoktur. Yeter ki, Kur’an ve islami hükümler tatbik edilmesin! Onların bütün dertleri budur.
Baş örtüsü yasakmış!.. Bu ülkede Kur’an ve islami hükümlerin tamamı yasaktır. Bunu ne zaman anlayacağız?!   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder