27 Ocak 2011 Perşembe

Bir milletvekili bir şeyhin elini öpmüş(!)

Bir milletvekilimiz Suriye’den gelen bir şeyhin elini öpünce tabii ki kıyamet kopmuş ve laik kesim ayağa kalkmış. Halbuki, ne var bunda? Cihan padişahı olan Fatih Sultan Mehmet Hz.leri gibi bir padişah şeyhinin elini öptükten sonra, bir milletvekilinin bir şeyhin elini öpmesinden daha normal ne olabilir?
Amma, Laik kesim haklı… Zira, sen, en az yüz senedir dini toplum hayatından tamamen çıkarmak için elinden ne geliyorsa yap; hacı, hoca, şeyh gibi kelimelerin bile kullanılmasını yasakla; bunca emek ve gayretten sonra gene kalksın bir millet vekili bir şeyhin elini öpsün; kabul edilebilecek bir şey mi bu?!
Adam Türkiye çapında meşhur bir sunucu ve gazeteci: -Efendim, dinimize göre insanlar eşit değil mi? Birinin böyle diğer birinin elini öpmesi olur mu?, diyor.
Vah… yavrum…vah.. Senin din bilgin var mı ki konuşuyorsun. Hani sizden birisi demiş ya; bu sene hac kurban bayramına denk geldi, diye… Sizin bu din hakkındaki bilginiz bu kadar. Öyleyse, neden konuşup ta kendinizi rezil ediyorsunuz? Malum, kişi dilinin altında saklıdır. Konuşmasanız, hiç olmazsa cahilliğiniz belli olmayacak, amma konuşunca bizim adam diye dinlediğimiz kişiler bunlar mı, diye milleti üzüyorsunuz.
İslamiyet’te insanlar eşitmiş.(!) Gerçekten siz bu tabirleri anlamayacak kadar akıldan uzak mısınız? Mesela; asker olmak noktasında er de, generalde eşittir. O zaman sen diyebilir misin ki, ikisi de eşittir, öyleyse, er generale ayağa kalkmasın! Ya hu, öyle şey olur mu?  Birisi bir orduyu idare edip savaşlar yönetirken, diğeri ancak kendisini idare edebilir. İkisi nasıl aynı olacak? Elbette, bir general gelince binlerce er ayağa kalkacak. Diyebilir misin ki o da asker, bu da asker; o zaman neden bu erler generale ayağa kalkıyorlar? İşte, insanın kafası çalışmazsa, gözü gerçekleri görmeyecek kadar kör olursa böyle der.
İnsanlar da insan olmak noktasında eşittirler. Kanun karşısında da eşittirler. Normal şartlarda kırmızı ışıkta geçmek suçtur ve geçen er de olsa, müdür de olsa, sıradan bir vatandaş ta olsa vereceği ceza aynıdır. Eşitlik bu noktada olur. Yoksa Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyurarak insanların fazilet noktasında, kabiliyetleri ve diğer pek çok açıdan farklı olduklarını ilan etmiştir. Bunu anlamak için uzun uzun inceleme yapmaya da gerek yoktur. Bir vali ile bir memurun, bir başbakan ile bir bekçinin, bir hakim ile bir mahkumun bir olmayacağı açıktır. Eşit oldukları nokta insan olmak noktasındadır. O da yer içer, bu da yer içer; o da üşür, hasta olur, bu da… Amma, yapabildikleri işler noktasında bakıldığında birisi koca devleti idare ederken, diğeri kendisini de idare etmekten acizdir; birisi koca orduyu yönetirken, diğeri bir tabanca atmayı da bilmez. Nasıl eşit olacaklar? Elbette cumhurun başı gelince bütün milletvekilleri ayağa kalkacaklar. Efendim, o da insan biz de insanız, neden ayağa kakacağız, denir mi?
İşte bir şeyh gelmiş. Hiçbir milletvekilinin yapamadığı büyük bir fitneyi ortadan kaldırmış, büyük kan davalarını bitirmiş. Bu adamın eli öpülmez de kimin eli öpülür? Eğer, sen de böyle bir başarı gösterseydin, senin de elini öperlerdi. Yapamıyorsun değil mi? Demek herkes yapamıyor, öyleyse yapanın eli öpülecektir.
Evet, ey islamiyetten ve Müslümanlardan şiddetle rahatsız olanlar! Siz ne kadar dini ortadan kaldırmak için çalışsanız da, hacı, hoca, şeyh gibi kelimeleri kullanmayı yasaklasanız da; bu ölüm ve ahirete gidiş oldukça bu din ve bu Müslümanlar var olmaya devam edeceklerdir. İnsanları tamamen dinden soyutlamak mümkün değildir. Görüyorsunuz, dini yok etmek için var güçleri ile uğraşan ülkeler yıkılıp gittiler, din ise yükselerek varlığını sürdürmeye devam ediyor.
“Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır” Saf Suresi 8. ayeti bu gerçeği ne güzel de ifade ediyor!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder