26 Ocak 2011 Çarşamba

Erkekler ile kadınlar eşit midir?

İşin doğrusu/Selahattin Altıntaş/18.05.2007
Bu sorunun cevabı hem ‘evet’, hem de ‘hayır’dır. Bunun için, bu tartışmayı yapanlar bir türlü kesin sonuca varamamışlardır. Eşittirler… Çünkü: Onlar da Allah’ın birer kulu olarak, Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptırlar. O’na inanıp, emir ve yasaklarını yerine getirmelerine göre, onları da cennet ve cehennem beklemektedir. Yarın ahirette nice kadınlar cennet köşklerinde sâfa sürerken, nice erkek te cehennemin dibinde azap görecektir. Hiç bu kadınlar ile bu erkekler bir olur mu? Öyleyse, eşitlik hangi durumlarda olur?
Erkekler ile kadınlar eşittir, zira kadınlar ikinci sınıf vatandaş olmadıkları gibi, onlar erkeklerin kölesi de değildirler. Kadınlar da erkekler gibi çalışabilir, mal mülk sahibi olabilirler ve kazandıkları malı dinimizin müsaade ettiği yerlerde harcayabilirler. Kadınlar ile erkekler özellikle mahkemede, kanun karşısında, haklarını alma hususunda erkekler ile tamamen eşittirler. ‘Sen kadınsın, erkeğin karşısında bir hak dava edemezsin’ diye bir şey söz konusu bile olamaz. Demek, bu ve buna benzer pek çok alanda kadınlar tamamen erkekler ile eşit haklara sahiptirler. Ve bu hakları dinimizin teminatı altındadır.
Ancak, ‘Mutlak manâda, her hususta eşittirler’ dersek büyük hata etmiş oluruz. Çünkü, erkekler kendi aralarında eşitler mi ki kadınlar ile erkekler eşit olsun? Mesela, ordular idare eden bir general ile bir er veya çavuş eşit olabilir mi? Fabrikalar kurup binlerce işçi çalıştıran bir patron ile bir işçi bir olabilir mi? Milyonluk şehirleri idare eden bir vali veya belediye başkanı ile evini idare etmekten aciz bir kişi bir olabilir mi? Hastadan hastaya kalp nakli yapan bir cerrah ile bir iyne yapmaktan aciz bir kişi bir olabilir mi? Savaş uçaklarını mükemmel bir şekilde kullanarak ülkemizi savunan bir pilot ile bisiklet dahi sürmekten aciz bir kişi bir olabilir mi? Kitapları yutmuş ve insanlara yol gösteren bir alim ile okuma ve yazma dahi bilmeyen bir cahil hiç eşit olabilirler mi? Yüz katlı bir bina yapan bir mühendis ile başını sokacak bir ev yapamayan kişi bir olur mu? Bilgisayar gibi harika bir cihazı yapan ile onu kullanmaktan aciz bir insan, bir olabilir mi? Bu ve buna benzer nice karşılaştırmayı yaptığınızda göreceksiniz ki; erkekler kendi aralarında eşit olmadıkları gibi, kadınlar da kendi aralarında eşit değildirler. Nerde kaldı ki kadınlar ve erkekler eşit olsun. Eşitlik ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi mahkemede hak alma ve diğer bazı sosyal hakları kullanma konusunda olur.
Dinimiz kadın ve erkeklere bazı haklar ve sorumluluklar yüklemiştir. Mesela, hiç kimse ‘Neden çocuğu kadın doğuruyor ve onu yetiştirmek zorunda kalıyor. Bu yüzden kadın istediği gibi yaşayamıyor’ diyemez. Çünkü, yaratan böyle yaratmıştır. Mühim olan bizim, önce bu kâinatı yaratan ve bizi bu dünyaya getiren zata inanmamızdır. O’nun kulu olduğumuz anlaşıldıktan ve kabul edildikten sonra meselelerin hâllolması kolaydır. Erkekler de kadınlar da dinimizde belirtildiği şekilde Allah’ın emirlerine uyar, peygamberimiz s.a.v’in tarif ettiği tarzda bir hayat sürerlerse problem kendiliğinden biter. Bu durumda, erkek ve kadınlar hayatı paylaşma ve hayat yükünü kaldırma noktasında rakip değil birbirlerinin yardımcısı olmuş olurlar. Hayatları da huzur ve mutluluk içinde geçer.
Problem, günümüz kadınlarının Rabbimizin istediği tarzda bir hayatı benimsememeleri, kadın hakları adı altında Rabbimizin onlara vermediği hakları insanlardan isteyerek gayri İslamî bir hayat yaşama arzularından ve canlarının istediği gibi bir hayat sürme isteklerinden kaynaklanmaktadır.
Halbuki hiçbir insan ve hiçbir devlet idaresi Allah’ın kadınlara vermediği hakları veremez. Hem kadınlar bilmelidirler ki, dünyada ve ahirette rahat ve huzur içinde mutlu olabilmelerinin yolu: Allah’a itaat etmek, O’nun verdiği emir ve yasaklar çerçevesinde hayatlarını sürdürmek, O’nun verdiği haklara razı olup O’nun kullarından yeni haklar istemek gibi bir yanlışa düşmemektir. İnsanların onlara yeni haklar vermeye yetkileri var mı ki!
Biz, mü’min ve müslümanız, elhamdülillah, Rabbimizden ve O’nun verdiği haklardan razıyız ve O’nun affına mazhar olup ebedi saadete ulaşmak arzusundayız.
Rabbimizi Rab olarak tanımayan, dinimizi din olarak kabul etmeyenleri Rabbimize havale ederiz. Şüphesiz onlar nasıl bir yanlışın içinde olduklarını yakında bileceklerdir.



               VER BANA
İlahi ! Bilemem süslü duayı
İTİKAT ne ise, ondan ver bana.
Getirecek kalbe zevki safayı
BASİRET ne ise, ondan ver bana.

İlahi ! Ettiren  zulmete  veda
İBADET ne ise, ondan ver bana.
Yeşertecek gönlü, kalplere deva
FERASET  ne ise, ondan ver bana.

İlahi ! Güzellik  sineye safa
VELAYET ne ise, ondan ver bana.
Hak yolunda azim, kalplere şifa
MUHABBET ne ise, ondan ver bana.

İlahi ! İrfana  talebe oldum
HAKİKAT ne ise, ondan ver bana.
Derdime dermanı orada buldum
MARİFET ne ise, ondan ver bana.

İlahi ! Sevginde ölmek isterim
ŞEFAAT ne ise, ondan ver bana.
Huzuru mahşerde  gülmek isterim
BERAAT ne ise, ondan ver bana.

İlahi ! Aşkını kıl bize ihram
MAĞFİRET ne ise, ondan ver bana.
Adalet istemem, af ile ikram
MERHAMET ne ise, ondan ver bana.
                                                                 Osman ALTAŞ                                                                         



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder