26 Ocak 2011 Çarşamba

Mehdi-i Azam da, İsa (a.s.) da gelecektir.


 Sakın doğrudan ayrılmayın, yalana sapmayın ve gerçeği de gizlemeyin.
İnsan bir yalan söylerse yalanının ortaya çıkmasından son derece endişe eder ve o yalanın ortaya çıkmaması için başka yalanlar söylemek zorunda kalır. Böylece her defasında daha kötü bir duruma düşer. Halbuki onun yapacağı en doğru hareket hemen yanlıştan dönmek ve gerçeği itiraf etmektir.
Risale-i Nur külliyatının müellifi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri eserlerinin bir çok yerinde ahir zamanda beklenen Mehdi-i Azamın geleceğini, Alem-i İslamı oluşturarak Kur’an ile hükmedeceğini, İslam ordularının onun zamanında yer yüzünde galibane gezeceklerini açık açık yazmasına rağmen anlaşılmaz bir sebeple kendisi daha hayattayken O’na Mehdi demişler ve üstadımız kendisi onları bu fikirlerinden vaz geçirememiştir.
Elbette iş Mehdi-i Azamla bitmemiştir. Çünkü Mehdi-i Azam daha hayattayken İsa (a.s.)’ın bizzat şahsı semadan inecek ve Mehdi-i Azam’a tabi olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri bu gerçeğide eserlerinde açık açık yazmış “cismi beşerisiyle semada bulunan şahs-ı İsa (a.s.) nüzul edecek ve şahs-ı deccalı öldürecektir” buyurmuşlardır.
En büyük hileyi hilesizlikte buldum diyen bir üstad elbette gerçekleri gizlememiş ve eserlerinde açık açık yazmıştır. Son zamanlarda ortaya atılan “Hz.İsa (a.s.)’ın kendisi gelmeyecek, şahs-ı manevisi gelecek, Bediüzzaman’da eserlerinde böyle yazmış”demek O zata karşı büyük bir iftiradır. Gerçekleri açıklayarak bu gibi yanlış fikirlere dur demesi gerekenlerinde bu yanlış fikirleri taşıyanların yanında yer almaları bizleri son derece üzmektedir.
Ümmet-i Muhammed’in en büyük umudu budur. Bu umudu kasır fikirli kişilerin bir çok yanlış tevillerle kırmaya hakları yoktur. Peygamberimiz (s.a..v.) bin dörtyüz sene önceden müjde ederek ümitli olmamızı, ahir zamanda İslam’ın tekrar parlak bir şekilde yaşanacağını ve dünyaya hakim olacağını haber vermesine rağmen tam tersi fikirler yaymak bir müslümana yakışır mı ? Üstelik bu fikirler ne hadis-i şeriflere, ne gerçek hayattaki olaylara ne de Bediüzzaman’ın Risale-i Nurda ki yazdıklarına uymaktadır.
Gelin inad etmeyin. Bari hiç olmazsa şu en açık ve delillerle isbat edilen meselede hem fikir olalım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder