27 Ocak 2011 Perşembe

Çocuklarınızın arasına fitne sokmayın!

Çocuklarınızın arasına ayırımcılık yaparak fitne sokmayın. Zira siz, hangi çocuğunuzun size daha faydalı olacağını bilemezsiniz. Çok tecrübelerle görülmüştür ki, insan sonunda en ummadığı çocuğuna muhtaç olur da, o çocuğundan fayda görür. Üstelik, iyi veya kötü hepsi sizin evladınızdır. Bunun için aralarında ayırımcılık yapmak yanlıştır ve yasaktır.
İnsanın elinde değil, bazı evladını daha çok sever, dolayısıyla onun üzerine daha çok düşer ve onu kayırır. İşte bu hareket diğer çocukların gözünden kaçmaz. Yusuf as’ın kardeşleri tarafından kuyuya atılmasının sebebi budur. Yusuf as’ın babalarına daha sevgili olduğunu görüyorlar ve babalarının sadece kendilerine kalmasını istiyorlardı. Demek bu kayırmacılık, değil kardeşlerin birbirlerine düşman olmalarını, hâttâ birbirlerini öldürmeye kadar varabilir. Bu durumların meydana gelmesinde baş sorumlular anne ve babalardır. Öyleyse, anne babalar işin ciddiyetini kavramalı ve evlatlarının arasında ellerinden geldiği kadar eşit davranmaya çalışmalıdırlar.
Bu durumda, eğer birisine bir şey verecekse, diğerlerine de aynısından vermelidir. Bu peygamberimiz s.a.v’in tavsiyesidir.
Hayatta iken bütün malın evlatlar arasında dağıtılması da son derece yanlıştır. Sen zaten ölünce, mallar onlara kalacak, Allah cc nasıl emretmişse öyle taksim edeceklerdir. Öyle olunca, hayattayken bütün malın evlatlar arasında dağıtılması niye? Demek bir kayırma veya art niyet vardır. İşte, ben ölünce ne olur ne olmaz deyip, hayattayken malın büyük bir kısmını sevdiğin evlada vermen, evlatlar arasına öyle bir fitne sokmaktır ki; onlar nerede ise ömür boyu artık birbirlerinin yüzlerine bakmazlar. Bunun suçu anne babaya aittir. Bu yaptıklarının ayrıca ahirette cezası da olacaktır.
Amma, ben öldükten sonra adaletle malı dağıtmazlarsa, birisi diğerinin hakkını yerse, bazı çocuklar haksızlığa uğrarsa diye endişeye gerek yoktur. Önce çocuklarını güzel yetiştir, hakkı, hukuku, haramı hel3ali öğret; sonrada gönül huzuru içinde git; zira artık onların yapacağı yanlış hareketlerden sen mes’ul olmazsın.
Dinimizde herkesin malı kendisine aittir. Yani, karının malı ayrı, kocanın malı ayrı, babanın malı ayrı, evladın malı ayrıdır. “Senin benim neymiş” gibi bir söz islami değildir. Kitaplarda da yeri yoktur. Bu kişilerin her biri malından meşru dairede tasarruf hakkına sahiptir.Yani, ailede herkesin vazifeleri vardır. Karı koca çalışıp kazansalar dahi, evi geçindirmek erkeğin vazifesidir. Hâttâ, kadın zengin bile olsa, kadının meşru ihtiyaçlarını karşılamak erkek üzerine bir borçtur. Hele kadına mehir olarak takılan altın vs’ye erkek kadının rızası olmadan el süremez. O, kadının malıdır. Gönlünü ederek güzellikle alabilirse başka, yoksa onlar kendisininmiş gibi, kadının rızası olmadan onları kadının elinden zorla almak, aynen sokağa çıkıp birini soymak gibidir. Tabii.. Hesap ahirette. Ahirette kadın kocasından, koca karısından, anne baba çocuklarından niye kaçacaklar…işte bu gibi hesaplar var da ondan.
 Kişi ölünce kalan mal mirasçılar arasında Allah’ın emrettiği gibi taksim edilir. Bizim, ölürken gideceğimiz yerde başımıza ne geleceğini düşünmemiz gerekirken, hâlâ geride kalanları ve bizden sonra olabilecekleri düşünmek yanlıştır.

Alemde gördüğünüz hakikatleri Kur’an’da; Kur’an’da gördüğünüz hakikatleri de alemde görebilirsiniz. İkisi arasında herhangi bir zıtlık yoktur. Aslında ikisi birbirlerini tasdik etmektedir. Çünkü, ikisi de aynı zatın eseridir.
***
İnsan, kula kul olmaktan asla kurtulamaz! Allah’a kul olmadıkça!
***
Yaşamak… Amma, ne için?
***
Dünyanın zenginleri olduğu gibi ahiretin zenginleri de vardır. Dünyada makam sahipleri olduğu gibi ahirette de makam sahipleri vardır. Dünyada zenginler makam sahiplerine yetişemedikleri gibi, ahiret zenginleri de ahiretteki makam sahiplerine yetişemezler. Zenginlik güzeldir amma, makam sahibi olmak daha güzeldir. Sahabeye makamlarından dolayı, kim ne kadar ibadet ederse etsin, yetişemiyor. Az bir ameli olan şehide makamından dolayı çok ameli olan yetişemiyor. Öyleyse sen, rıza-i ilahi için amel et. Rıza makamını kazanmaya çalış. Rıza çok amelle değil, halis amelle kazanılır. Bunun için amelleri O’nu razı etmek için yapmak gerekir. Allah’ın razı olacağı amellerin ise cafcafı ve gösterişi yoktur. Bunun için halis olanlardan başkası o amellere yönelemez. Halbuki, asıl olan o amellerin ihlasla yapılmasıdır ve belki de o amele verilen sevap o ameli, o vazifeyi yaptırmak içindir.
***
Nasıl olsa Allah affeder diye haramlara girmek ve hiç pişman olmamak tam bir ahmaklıktır.
***
Nasıl araba duramayınca kaza yaparsa, insan da bir olay karşısında sabır edemezse elinden kaza çıkar.
***
Sabır araçlardaki fren gibidir. Araçta mutlaka fren olması gerektiği gibi, insanda da mutlaka sabır olmalıdır.
***
Sabırsız adam frensiz araba gibidir. Nerede ve ne zaman elinden kaza çıkacağı belli olmaz!

***
İyilik yapan sanki kendine iyilik yapmıştır, ve kötülük yapan da, sanki kendine kötülük yapmıştır.

***
Bütün kâinat, mahlukat ve mevcudat Cenab-ı Hakk’ın bir nevi aynasıdır. Bunu anlayan Ehl-i Velayet neye bakmışlarsa hep O’nu görmüşler ve “Lâ meşhuda, illa Hû” demişlerdir.
***
Allah’a kulluk yapıp ta pişman olan, nefis ve şeytana kulluk yapıp ta pişman olmayan yoktur.
***
Ne olursa olsun güzel olması için ölçülü olması şarttır. (yemeğin tuzu gibi) Bu alemde her şey ölçülü olduğu için güzeldir. Ölçü, bu alemi ihata etmiştir. Bizim de güzel bir insan olabilmemiz için her hareketimizin ölçülü olması şarttır. Ölçülü hareketler ancak sünnet-i seniyye ye uyan hareketlerdir.
***
Bu dünyada illâ sabır ve idare, başka yol görünmüyor!

***
Ey İnsan! Neyine güveniyorsun da bu kâinat sahibinin emirlerine aldırmıyor, şiddetli tehditlerine rağmen yasak ettiği şeyleri işliyorsun!
***
Bir işe başlarken besmele çek. Başlarken besmele çekemeyeceğin işi yapma!
(kadeh kaldırmak gibi)
***
Misafir olduğun yerde hane sahibine itaat et! Bir konuda fikrini sorarsa söylersin.
***
Cenab-ı Hakk'ın varlığı o kadar zahirdir ki, adeta ondan başka hiçbir şey yoktur. Bunu anlayan Ehl-i Velayet “Lâ mevcuda illa Hu” (O'ndan başka hiç bir şey yoktur) demişlerdir. Gene, varlığı da o kadar aşikardır ki, adeta O’ndan başka görünen hiçbir şey yoktur. Bunu anlayan Ehl-i Kemal’de “Lâ meşhude illa Hu” (O'ndan başka görünen bir şey yoktur)demişlerdir. Gene, varlığı o kadar gizlidir ki sanki yoktur. Bu yüzden kâfirler de O’nun için “Yoktur” demişlerdir.
***
Ben, vücudumla fazla ilgilenmiyorum. O, benim bineğim ve bana geçici olarak ve emaneten verilmiştir. Nihayetinde de toprak olup gidecektir. Ben, onu kullanarak dünyevi ve uhrevi işlerimi görüyorum. Elbette, ondan güzel bir şekilde istifade edebilmek için de bakımını ihmâl etmiyorum.
***
Kişi sürekli olarak Şeytan'a yıkılıyorsa suç Şeytan'ın değildir. O vazifesini yapmaktadır. Sen, eğer ona yıkılırsan hemen tevbe ederek ayağa kalkmaya bak!
***
İnsan ve toplum hayatına müdahale etmeyen din, din değildir. Dini insan ve toplum hayatına müdahale ettirmeyenlerde o dine mensup değildir.
***
Ölüm varsa din de olacaktır. Zira kabir ve ötesi için söz sadece dinin ve o dini getiren peygamberlerindir.
***
Herkesle beraber dalıp gitmek demek, sonu olmayan bir hüsrana düşmek demektir.
***
Kişi başkaların başına gelenlerden ders ve ibret almazsa, kendisi başkalara ders ve ibret olur.
***
İçinde yaşadığın topluma yapacağın en güzel katkılardan biri de, her ne işi yapıyorsan yap, işini güzel yapmandır.
***

Herkesi kendimiz gibi sanmamız ve ona göre davranmamız en çok yaptığımız hatalardandır.
***
Herkes rahat etmeyi ister, hatta bugün insanların gayesi bu olmuştur. Ancak, bu yanlıştır. Asıl insan, ahirette rahat etmeyi istemeli ve bunun için çalışmalıdır.
***
Rabbin yolunda neyi feda etsen azdır. Unutma! Neyi feda edersen onu bulacaksın.

***
Allah'ım! Sen varsın... İşte en büyük gerçek bu.
***
Hep kendini düşünme, bir de kendini karşındakinin yerine koy.
***
Düğün ve cenazende bulunmayanları tereddüt etmeden dostlar listesinden silebilirsin.
***

Sırf zevk için fazla yemeyin. Vücudunuzun ihtiyacı olan gıdayı yerken aldığınız lezzet size yeter.
***
Allah cc kapısına geleni boş çevirmekten yücedir.
***
Nefsine taraftar olursan, herkes sana düşman olur; nefsine düşman olursan, herkes sana dost olur.
***
İnsan olarak bu dünyaya geldim diye sevin amma, bu dünyadan giderken, yapacağın hareketlerden dolayı hayvandan aşağı düşüp, hayvandan aşağı olarak gitmekten kork!
***
Bu dünyaya insan olarak geldin, insan olarak gitmeye çalış!

***
Sorun tespit edilmeden çözüm üretilemez.

***
İnsan maceracıdır, hareket ister. Her şey tıkır tıkır yürürse rahatsız olur.
***
Yetmez mi....
Bu kâinatın sahibi olan zata kul olmak şerefi bana yetmez mi?
En sevdiği kulu Hz.Muhammed'e ümmet olmak şerefi bana yetmez mi?
En son ve en mükemmel din olan İslam'a mensup olmak şerefi bana yetmez mi?
Gelmesiyle geldiği ayı sultan, geldiği geceyi Kadir yapan Kur'an'a muhatap olmak şerefi bana yetmez mi?
Şan ve şerefi Yahudi ve Hıristiyanların yanında arayan münafıklara nar-ı cehennem yetmez mi?
***
Sonsuz dillerim olsaydı...

Sonsuz dillerim olsaydı; onlarla senin varlığını ve birliğini ilan edip "Lâ ilahe illallah" deseydim, Allah'ım!
Sonsuz dillerim olsaydı; onlarla senin sonsuz kemalâtını ilan edip "sübhanallah" deseydim, Allah'ım!
Sonsuz dillerim olsaydı; onlarla senin sonsuz nimetlerin için şükür edip "elhamdülillah" deseydim, Allah'ım!
Sonsuz dillerim olsaydı; onlarla senin sonsuz azametini ilan edip "allahuekber" deseydim, Allah'ım!
Sonsuz dillerim olsaydı; onlarla sonsuz hata, kusur ve günahlarım için senden af dileyip "estağfirullah" deseydim, Allah'ım!
***
İnsan aciz-i mutlaktır.(sonsuz derecede aciz) Bu hali ile kendini kadir-i mutlak sanır.(Herşeye gücü yeten)
***
İhtiyaçlar hayatın motorudur. İhtiyaçları yok ederseniz hayatı da yok edersiniz. Özellikle zengin çocuklarının bunalıma girmesi, en gelişmiş ülkelerde en fazla intiharın olması bundandır.

***
Allah insan için kendisinden başka güvenip bel bağlayacağı hiç bir şey bırakmamıştır.
***
Eğer insan Allah'tan başkasına güvenip bel bağlarsa o bel bağladığı ile başı derde girer.
***
İnsanların kıymetini onlara ihtiyacınız olduğu zaman daha iyi anlayabilirsiniz.
***
Rahat etmek istiyorsanız mümkün olduğu kadar basit bir hayatı tercih ediniz.
***
Beden yaralandığı gibi ruh'ta yaralanır. Bedende yara izi kaldığı gibi ruh'ta da yara izi kalır
***
Allah'tan başakasına güvenip bel bağlama! Allah cc bu dünyada kendisinden başka güvenip bel bağlanacak hiç bir kimse veya hiç bir şey yaratmamıştır. Buna rağmen bir kişiye veya bir şeye güvenip bel bağlarsan illa onun başına bir şey gelir. "Güvenilen dağlara karyağması" deyimi bu mananın tezahürüne bir delildir.
***
İnsan; senin büyük görmen ile büyük, küçük görmen ile de küçük olmaz!
***
Geleceğimizi garanti altına alacağız diye çırpınıyoruz. Senin gelecek dediğin ne ki!
***
Kur'an'ın indirildiği gece kadir gecesi olursa, Kur'an'ın kendisi ne kadar kıymetlidir, bir düşün! Kur'an'ın kendisine indirildiği insan ve hitap ettiği insanlar ne kadar kıymetlidir, anla!
***
Maddi elbise maddi ayıplarımızı, manevi elbise de (takva) manevi ayıplarımızı örter. Şeytan ise insanları maddi ve manevi olarak soymak için uğraşır. Soyabildikleri ona uyanlardır. Soyunmanın derecesine bakarak o kişinin ne kadar şeytana uyduğunu anlayabiliriz.
***
Bu yazıyı okuduğuna göre demek sen hâlâ yerin üstündesin. Öyleyse, yerin altına girmeden önce ne yapacaksan, yap!
***
Yerinde harcamak, cömertlik; yerinde harcamamak cimriliktir. İhtiyaç miktarından fazla harcamak israf, yersiz yerde harcamak tebzirdir. İhtiyacı en asgari bir şekilde gidermek ise iktisaddır.
***

Çok yiyenler maddi ve manevi olarak kendilerini mahvetmişlerdir.
***
Bilmeden görmenin hiç bir anlamı yoktur. Bu yüzden kâfirler bu alemden hiç bir şey anlamadan göçüp giderler.
***
Sen herkesin yaptığı yanına kâr mı kalıyor sanıyorsun...Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz!
***

İman ve Salih amel yok ise yaşamanın hiç bir anlamı yoktur
***
Allah cc istediğine dünyayı cennet gibi, istediğine de cehennem gibi yapar
***
Dünya kaçılacak bir şey olduğu halde, nasıl oluyor da herkes ona doğru koşuyor, hayret!
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder