26 Ocak 2011 Çarşamba

Medeniyetler arası ittifak mümkün değildir!

Bu alemde bir mücadele kanunu vardır, insanlar da hayvanlar da bu kanuna tabidirler.
Bunun neticesi olarak insanlık tarihinin başından beri bu kanun hükmünü icra etmiş ve insanlar çok çeşitli mücadeleler ile günümüze kadar gelmişlerdir.
Mücadelelerin sebebi bazen menfaat, bazen din, bazen saltanat vs olmuştur. Öyle veya böyle insanoğlu binlerce senedir savaşlar yaparak bu günlere kadar gelmiştir. Bu savaşların belki de en kanlıları son yüzyılda olmuş ve birinci ve ikinci dünya savaşlarında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
Günümüzde de dünyanın bir çok yerinde ve komşumuz Irak’ta savaşlar devam etmektedir. Kim ne derse desin bu mücadele kanunu hükmünü icra edecek ve bu mücadele ve savaşlar kıyamete kadar devam edecektir.
Şimdi bazı liderler çok iyi bir niyetle “medeniyetleri buluşturalım, medeniyetler arası ittifak kuralım, barış ve kardeşlik hakim olsun” gibi sözler söylemekte ve beyanlarda bulunmaktadırlar.
Barış ve kardeşlik herkesin istediği bir şeydir. Kim savaş ister ki? Amma maalesef bu dünya şartlarında bu mümkün değildir. Bu dünyada düzen bu mücadele üzerine kurulmuştur. Yanlış anlaşılmasın amma, terakkinin ve ilerlemenin sebebi de bu mücadelelerdir. Bir çok buluş önce düşmana karşı daha iyi bir silah yapmak gayesiyle uğraşırken ortaya çıkmıştır.
Siz ne kadar isterseniz isteyin bütün insanları barış ve kardeşlik içinde yaşatamazsınız. Çünkü dünyanın düzeni de, insanların fıtratları da buna müsait değildir. İlla mücadele ve savaşlar olacaktır.
Bu dünyada iyiler ve kötülerin olduğu bir gerçektir. Gece ve gündüz, yaz ve kış, güzel ve çirkin, haram ve helal, yalan ve doğru, namuslu ve namussuz, aklınıza ne gelirse, dünya zıtlarla doludur. Zıtlıklar mücadeleyi kaçınılmaz kılar.
Adam dünyanın öte başından gelip bir milletin tepesine binmiş ve petrol ve diğer zenginliklerini gasp ediyor. Mücadele etmeyip te seyir mi edeceksin? Adam senin namusuna göz dikmiş, aldırmayacak mısın? Adam senin arabanı yakıyor, rahat bir şekilde evinde mi oturacaksın? Bunlar mümkün mü? Evet, bu dünya şartlarında mücadele olacaktır. İyiler ve kötüler mücadele ederek kıyamete kadar devam edeceklerdir.
O zaman önemli olan bizim hangi safta mücadele ettiğimizdir. İyilerin safında mıyız, yoksa kötülerin safında mı? İnsanlara faydamız mı dokunuyor, zararımız mı? Başkasına yardım mı ediyoruz, yoksa elindekini gasp mı ediyoruz? Bulunduğumuz makamları insanlara hizmet için mi kullanıyoruz, yoksa onlara zulm etmek için mi? Bilgi ve becerimizi insanlara faydalı olmak için mi kullanıyoruz, yoksa onlara eziyet etmek için mi? Ve hakeza. İyi ve kötülerin çarpıştığı şu dünyada sen hangi saftasın? Safını iyi belirle, çünkü yarın ahirette sen, yine o safta olacaksın!
Bir de işin dini boyutu var ki tarih boyunca asıl mücadele bu alanda olmuştur. Peygamberler insanları bu kainatı yaratan Allah’a itaat etmeye çağırmışlar, bir gurup insan peygamberleri dinleyip onların yanında yer alırken, pek çokları da peygamberlerin karşısında yer almış ve ölümüne onlarla mücadele etmişlerdir.
Aynı mücadele bugün de ‘Allah’a kul olalım’ diyenler ile, buna karşı olanlar arasında devam etmektedir. Bunların barışması, birbirlerini hoş görerek yaşamaları mümkün müdür?
Bazıları mümkün diyor? Nasıl mümkün olacak? Tek bir yolu var: O da dinimizin toplum hayatında uygulanması gereken hükümlerinden vazgeçmek. Yani, dinin büyük bir bölümünün tatbik edilmemesine razı olmak. Halbuki Allah cc Kur’an’daki hükümlerin tatbik edilmesini emrediyor, mahkemelerde verilen cezalarda, evlenip boşanmada, mirasın dağıtımında, giyim kuşamda, eğitimde, basında, devletin idare şeklinde ve hakeza. Her alanda dinimizin hükümleri var. Şimdi sen bunların tatbikatından vazgeçersen ancak o zaman buna karşı olan insanlar ile barış içinde yaşayabilir, namazını kılar, orucunu tutar, hacca gider, kurbanını kesersin ve kimse de sana bir şey demez. Amma o zaman sende de din kalmaz. Öyle ya… Kur’an’daki bir tek ayeti kabul etmeyen Müslüman olamadığına göre; sen, yüzlerce hüküm ayetini yok sayarsan nasıl Mü’min ve Müslüman olabilirsin?
Kardeşim, bizim işimiz dünyaya barış ve kardeşliği getirmek değildir. Bizim işimiz Allah’a kul olmak, onun emir ve yasaklarına göre yaşamak, dinimizi de bütün insanlara ulaştırmak için uğraşmak ve Kur’an’ın bütün dünyada tatbik edilmesine kadar mücadele etmektir.
Bu konuda başarılı olup olmamak bizim vazifemiz değildir.  
Unutmayalım ki bu dünya imtihan dünyasıdır, ceza ve mükafat yeri ise ahirettir. İyilik yolunda mücadele edenler mükafatlarını alacaklar, şer yolda mücadele edenlerde ise cezalarını çekeceklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder