26 Ocak 2011 Çarşamba

Nereden Nereye: İnsanımız Yağmacı Oldu!

Yağma: En cahil ve en vahşi toplumların işidir. Birkaç gün önce İstanbul’da yaşanan yağma olayı toplumumuzun ne hale düştüğünü gösteren kötü bir örnek olmuştur. Bir toplum kolay kolay bu hale düşmez. Çok yakın tarihe kadar esnafın kapılarını hiç korkmadan açık bırakıp gittiği düşünülürse, açıkta gördüğü bir malı bile almaktan çekinen insanımıza ne oldu da ortalığı savaş alanına çevirerek ve göz göre göre yağma yapmaya başladı ve yağma yapacak kadar vahşileşti?
Bu millet bir zamanlar, gene bu yağmanın yaşandığı İstanbul’da şehrin belli yerlerine konulan sadaka taşlarına sadakalarını bırakır, ihtiyacı olanlarda sadece ihtiyacı kadarını oralardan alırlardı ve asla fazlasını almazlardı. Halbuki fazla alsa biliyordu ki kimse ona bir şey söylemeyecek, hatta kimse olmadığı için bilen de olmayacaktı. Amma o günün insanı başkasını da düşünen yüksek bir ahlaka sahipti. Fakirdi amma ahlaklı idi. Hırsızlık ve yağma gibi çirkin işler o zaman onların aklılarından bile geçmez ve toplumda böyle çirkin işler asla görülmezdi.
Şimdi eğitimcilerimizin kara kara düşünme zamanı ve eğitim politikalarını yapanların ‘nerede hata ediyoruz?’ diye hatayı bulup düzeltme zamanıdır. Öyle ya… bu yağmayı yapanlar en az on sene, onbeş sene bu ülkenin okullarında okumuş ve eğitim görmüş insanlardır. Bir insan on-onbeş sene eğitildikten sonra hırsız ve yağmacı oluyorsa ‘bu eğitim sisteminde bir problem var’ demektir. Evet, bu eğitim sisteminde bir değil bir çok yanlışlık vardır ve maalesef bütün ikazlara rağmen bu hatalara devam edilmektedir. Hatta bu hataları dile getirmek bile ‘kabul edilemez’ olarak algılanmaktadır.
Evet, bir araba fabrikası düşünün: Binlerce insan çalışıyor, nice masraflar yapılıyor. Eğer, bu fabrikanın çıkardığı araba bir işe yaramıyorsa, söyleyin o kadar çalışanın ve yapılan masrafın ne anlamı olabilir?
Evet, yıllarca eğitilen insanlar hırsız ve yağmacı olabiliyorsa oturup düşünmekten başka bir çare var mıdır?
Bu ülkede hırsızlık ve dolandırıcılıktan rektörler, doktorlar hapishanelerde yatıyorsa, prof. Ünvanlı kişiler ülkeyi soyuyorsa, ülkede kargaşa oluşturmak için en yüksek makamlarda olanlar çekinmeden cinayetler işleyebiliyor veya bunları organize edebiliyorlarsa, okullarda açıktan zina yapanlar gazetelere haber oluyorsa, hırsızlık almış başını gitmiş, hatta insanlar yağma yapacak kadar vahşileşmişlerse; artık, -nereye gidiyoruz? diye sorma zamanı halâ gelmemiş midir?
Evet, zamanında ülke öyle bir yola sevk edildi ki… Daha o zamanlar aklı başında olanlar neticenin buraya geleceğini fark edip önlemeye çalıştılar, amma ne fayda? Önlemek mümkün olmadı.
Nihayetinde olan oldu ve bu günlere geldik. ‘Zararın neresinden dönülse kârdır’ düsturu ile hareket edip hiç olmazsa bir yerlerden dönülmelidir. Yoksa, bu günleri de aramamız içten bile değildir.
Evet, insanlara ilim öğretilirken Allah korkusu verilmezse, ahiret inancı ve yaptığı her şeyin yarın ahirette hesabını vereceği inancı yerleştirilmezse öğrendiği ilim ne kadar çok olursa o kadar daha iyi hırsızlık ve soygun yapar. Nitekim günümüzde örnekleri çoktur.
Demek, sadece ilim yetmiyor. Günümüz insanı acı da olsa artık bu gerçeği öğrenmiş olmalıdır. Eğer ısrarla aynı yanlışta devam ederse başına geleceklere katlanmak zorunda kalacaktır. Malum, kendi düşen ağlamaz! Bizden söylemesi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder