28 Ocak 2011 Cuma

Geçici işlerine bağlanıp boğulma!

Geçenlerde içinde Onbeş sene öğretmenlik yaptığım Numune Hastanesinin yanındaki Atatürk Sağlık Meslek Lisesine gittim. Dile kolay... Onbeş sene, içinde ders anlattığım, nöbetler tuttuğum ve Onbeş sene çalıştığım okul! Sanki o günler bir hayal yada sanki onca yıl hiç yaşanmamış gibi. Demek hepsi geçici imiş, hepsi yalan şimdi. Emekli olalı beş sene oldu. Şimdi okulun kapısına vardığım zaman beni tanımıyorlar ve 'kimsin?, kimi görmek istiyorsun?' diyorlar. Neydi o günler? Koskoca Onbeş yıl; nice olaylar yaşanmış, kimler gelip kimler geçmiş! Demek hepsi geçeciymiş!
O zamanlar bize hiç bitmeyecekmiş gibi gelen o yıllar geldi ve geçti de bir hayal oldu. Demek bugün çalıştığımız ve yaptığımız işlerin hepsi geçicidir. Asıl gaye değildirler. Bunun farkına varmak gerekir. Benim aynı okulda Onbeş sana çalışıp binlerce öğrenciye yaptığım dersler nasıl geçi imiş ise, şimdi hangi makamda olursa olsun herkesin işi de geçicidir. Ve bu geçici işlere ona göre vermek gerek. En yüksek makamdaki Cumhurbaşkanından en aşağı maklamdaki sıradan bir memura kadar; Bakan da olsan, müsteşar da olsan; müdür olsan, hizmetli olsan; general olsan, teğmen olsan, hatta er olsan; avukat olsan, hakim olsan; fabrikatör olsan ve binlerce işçi çalıştırsan veya işçi olsan; doktor olsan, hemşire olsan, ne olursan ol hepside geçicidir. Sizden önce oralarda kimlerin çalıştığını ve sizden sonrada kimlerin çalışacağını düşünün...
Bunu için geçici işlerine bağlanıp boğulma! Gece- gündüz işlerini düşünüp, bütün vaktini onlara harcama! Zira onların hepsi geçidir. Mesela: yıllarca valilik, kaymakamlık yaptığın bir yere yıllar sonra, emekli olunca varsan ' sen kimsin, ne istiyorsun?' derler. Binlerce işçi çalıştıran fabrikatörler kolayca o seviyeye gelemezler. Amma o işlerde geçicidir. Yarın son nefesini verdiği zaman hepsi burada kalacaktır. Onları kabre ve ahirete götüremiyorsun. Orada bu işlerin pek de ehemmiyeti olmayacaktır. Orada geçerli olan şeyleri, hatta kabre varır varmaz sana neler soracaklarını biliyorsun.
İşte bu geçici işleri yapayım derken o ebedi hayata lazım olacak işleri ihmal ettinse 'yandın' demektir. Artık telafisi mümkün değildir.
İşte bütün vaktini bu dünyevi ve geçici işlerine sarfedersen, aklınla, fikrinle gece gündüz onları düşünüp, onların peşinde koşarsan ömrünü boşa geçirmiş olursun ve manen boğulursun.
Bunu için asrımızın dahi imamı Bediüzzaman Hz'leri bizleri uyarıyor ve nazarımızı bu gerçeğe çeviriyor ve diyor ki: "Ey insan! Geçici işlerine bağlanıp, boğulma! Dikkat et! Bu dünya geçicidir. Dünya işlerine yetişeceğim diye koşuştururken ebedi hayatını ijmal etme! Yoksa hasaretin o kadar büyük olur ki tasavvurundan akıl ve kalp ürperir.
Ey insanlar! Ne yaptığınızın farkında mısınız? Çocuğunuz daha ilk okula başlamadan koşuşturmaya başlıyorsunuz. Aman çocuğum rahat etsin, sıkıntı çekmesin diye. Kendimiz de hayatımızı ve çocuklarımızın hayatını garantiye alacağız diye var gücünüzle dünya işlerinin peşine düşüyoruz. Halbuki bu dünyanın garantisi mi olur? her an, herkese öümün geldiğini görüyoruz. Hiç beklenmedik bir anda bakmışsın, insanlar ölmüşler.
Dünyanın bu kadar geçici olduğunu gördüğümüz halde nasıl oluyor da bütün vaktimizi dünyaya harcayabiliyoruz? Neden burada yaptığımız hareketlere göre ebedi Cenneti kazanacağımızı veya şiddetli azap yeri olan Cehenneme gideceğimizi düşünmüyoruz? Hatta sanki öyle şeyler olmayacakmış gibi bir hayat yaşıyoruz. Hiç umursamıyoruz bile! Bunu akıl almaz!
Allah cc hepimizin sonunu hayır etsin, amin. Ölüm nasıl olsa bizi uyandıracak. Hz Ali " İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar" buyurmuştur. Allah cc bize ölmeden önce uyanmayı nasip etsin, amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder