31 Ocak 2011 Pazartesi

Eleştirilere açık mısınız?

Bu konuda da insanlar iki guruba ayrılırlar. Haklı olan eleştirilere açık olan ve bunları olgunlukla karşılayan insanlar ve eleştirilere kapalı, tahammülsüz insanlar.
Bu durumu öğretmenlerde rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Bazı zeki öğrenciler olur. Problemi öğretmenden önce çözer veya öğretmenin eksik ve hatasını bulur. Akıllı, olgun, bilgisine ve kendisine güvenen öğretmenler böyle bir durumu büyük bir olgunlukla karşılar, hatta bu medeni cesaretinden dolayı öğrenciyi tebrik eder ve kendisi de bu eksiğini gidermek suretiyle bu durumdan istifade eder. Ancak mesleğinde başarısız ve yetersiz öğretmenler bunu yapamazlar. Hemen öğrenciye kızar, onu susturur, hatta ona kafayı takar ve öğrenciliği ona zehir eder. Bunun örnekleri pek çoktur.
Aynı şeyler bir aile reisi için de geçerlidir. Ailesini rahat ve başarılı bir şekilde idare eden bir aile reisi eleştirileri olgunlukla karşılar, bu eleştirileri dikkate alarak varsa eksikliğini giderir ve böylece her geçen gün daha iyiye doğru gider. Aile bireyleri de huzurlu ve mutlu olurlar. Aile reisi işinde ve idaresinde yetersiz ise bağırır çağırır, eleştirilere tahammül edemez ve aile fertlerine de huzur vermez.
aynı kural mesela bir okul müdürü için de geçerlidir. İşinde başarılı, bilgili ve kendisine güvenen bir müdür eleştirileri dinler, uygun olanları tatbikata koyar, eleştiri yapanlara teşekkür eder. Böyle bir okulda çalışan öğretmenler ve öğrenciler hem daha başarılı olur hem de huzurlu ve mutlu olurlar. Eğer müdür işinde başarılı değilse, bilgisi ve seviyesi yetersiz ise eleştirilere tahammül edemez, yersiz sert davranışlar gösterir ve okulu öğretmen ve öğrencilere çekilmez hale getirir.
 Aynı kural bir fabrikatör için de geçerlidir. Başarılı, bilgili, tecrübeli, olgun bir fabrikatör veya işyeri yöneticisi eleştirilere açık olur, yapılan eleştirileri büyük bir olgunlukla karşılar, onları dikkate alarak uygulanabilir olanları tatbikata koyar. Böylece hem daha başarılı olur, hem de iş yerinde çalışanlar huzurlu ve mutlu olurlar. Fabrikatör veya idareci başarılı değilse, bilgisi, becerisi seviyesi az ise hırçın olur. Eleştirilere tahammül edemez. İş yerinde terör estirir. Çalışanlar da huzursuz olduğundan iş verimi de düşer.
Bunun için başarılı, olgun ve bilgili kişilerden korkmayın. Onlar eleştirilere, yeniliklere ve yenilenmeye açık tevazu sahibi olan insanlardır. Başarısız, işinde yetersiz insanlardan korkun. Onlar hırçın, eleştirilere ve yeniliklere kapalı olup kaba kuvvet kullanmaktan çekinmeyen kişilerdir.
Bu kural devleti idare edenler içinde geçerlidir. Onlar başarılı olursa bütün millet rahat eder ve huzurlu olur. Eğer onlar başarısız olurlarsa sıkıntıyı herkes çeker. Bunun için onların başarılı olabilmesi için herkesin elinden geleni yapması gerekir.
Bu kural devletlerin sistemleri içinde geçerlidir. Önceki yıllarda katı sosyalist ve kominist sistemler vardı. Yıkılanlar hariç hala ayakta olanları var. Bu sistem içinde yaşayanlar asla sistemi eleştiremez, sistemi kuranlar veya sistemi savunan veya yürütenler hakkında doğru olan şeyleri bile söyleyemezsin. Eleştirilere tahammül yoktur. İşte bu özellik o sistemlerin ne kadar yetersiz, geri birer sistem olduğunu göstermektedir ki sonunda bir çokları yıkılıp gitmiş, halklarına da dünyayı zehir etmişlerdir. Aydınlarını, fikir adamlarını ve bilge insanlarını haklı ve yerinde eleştirilerinden dolayı hapse atan bir sistem elbette yıkılmaya mahkumdur. Bu beşeri sistemler içinde eleştirilere açık olan, yeni fikirlere saygı gösteren ve en mükemmeli Demokrasidir. Bunun için her ülkedeki insanlar Demokrasi havariliği yapmaktadır. En gelişmiş beşeri sistem olduğu için diğer sistemler içinde yaşayan insanlar Demokrasiye geçilebilmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Demokrasi diğer beşeri sistemler içinde en gelişmiş olanı olduğu; fikirlere ve yeniliklere açık olması, haklı eleştirilere kulak vererek halkını daha huzurlu ve mutlu etmeye gayret etmesndendir. Her geçen gün kendisini yenilediğinden, halkın huzur, mutluluğunu esas aldığından, ilerleme ve özgürlüklere açık olduğundan insanoğlunun tarih boyunca edindiği tecrübelerle elde ettiği en mükemmel beşeri sistem Demokrasi olmuştur.
Bizim ülkemizde de sistemi eleştirmek yasaktır. Sistemi kuranlar ve yürütenleri haklı bile olsan eleştiremezsin. Bu bize içinde bulunduğumuz sistemin; eleştiri ve yeniliklere açık, halkının huzur ve özgürlüklerini esas alan Demokrasiden ne kadar geri olduğunu gösterir.
Bunu için ülkemizde; 'gerçek demokrasiyok, demokrasinin adı var, kendi yok; hakiki demokrasiyi istiyoruz' tarzında aydın ve fikir adamlarının yaptıkları konuşmalar bunun içindir. Türkiye şu an itibari ile gerçek demokrasiden uzak bir sisteme sahiptir.
Aslında Türkiyenin Avrupa Birliği macerası da bu sistemden kurtulmak, Avrupaî bir Demokrasi ve hürriyetlere kavuşmak içindir. Avrupalılaşmak eskiden beri uygarlık ve ilerlemenin şartı olarak gösterildiğinden sistemin sahipleri AB'ye açıktan hayır diyememekte, bir taraftan da Avrupanın dayattığı yeniliklere alttan alttan karşı çıkmaktadırlar. Dolayısıyla şimdi sistemin sahipleri iki arada bir derede kalmışlardır. Çünkü onlarda bilmektedirler ki Avrupaya uyum sağlandığında bu sistemden eser kalmayacaktır. AB'ye karşı olmak ise gericilik sayıldığından açıktan karşı da çıkamamaktadırlar. Bakalım sonuç ne olacak?
Bu yazdıklarımızdan bizim de beşeri bir sistem olan Demokrasiyi savunduğumuz sanılmamalıdır. Biz bu yazımızda sadece bu gün yaşanan gerçeklerin bir değerlendirmesini yapmış olduk. Yoksa:
Ben bir müslümanım.  islamiyet ise bu kâinatı yaratan Allah'ın kulları olan biz insanlara mutlu ve huzurlu olmamız için gönderdiği sistemin adıdır. Demokrasi ise; insanların binlerce yıllık acı tecrübelerle geliştirdikleri sistemin adıdır. Dolayısıyla bir müslüman Allah'ın gönderdiği sistemi bırakıp beşeri bir sistemi kabul edip, benimseyemez. yoksa islamiyetle bir bağı kalmaz!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder