1 Şubat 2011 Salı

Kalbinizden kötü sözler mi geliyor!

Dahasını söyleyeyim, kalbinizden kötü sözler geldikten başka, hayalinize en olmadık pis suretler doluşuyor mu? Abdest aldıktan sonra olmadı bi daha, olmadı bi daha abdest alıyor musunuz? Namazı kıldıktan sonra, olmadı diye tekrar tekrar namaz kılıyor musunuz? Bu ve buna benze şeyler başınızda ise endişe etmeyin. Zira bu, şeytanın vesvesesidir. Bu gibi vesveseler ekseriya dindar ve biraz da asabi olan kişilerde olur.
Dinlediğim bir çok radyo ve televizyon poğramlarında sorulan sorulardan anlıyorum ki; böyle vesveselerden sıkıntı çeken kardeşlerimiz pek çok. Ne yazık ki, böyle sorulara verilen cevaplar da yetersiz, hatta zararlı olabiliyor. Çünkü, bu konuda hocalarımızın da yeterli bilgiye sahip olmadıklarını görüyorum. Hocalarımız çeşitli dualar okuyarak bu vesveseleri atmaya çalışmalarını söylüyorlar. Halbuki, bu vesveseleri atmak için uğraşmak, ateşin üzerine benzin dökmek gibidir. Sen, o vesveseleri atmak için uğraştıkça, vesveseler artar ve insan aklını oynatacak hale gelir. Öyleyse, vesvesenin ilacı onları atmak için uğraşmak değil, tam tersine onlara aldırmamaktır. Zaten, onların vesvese olduğu bilinirse meselenin yarısı hallolmuş demektir. Geri kalan kısmı ise, şimdi yazacağımız manevi reçete ile inşallah geçecektir.
Önce bileceğimiz şudur: Bunlar vesvesedir ve şeytandandır. Bu vesveseler bize istemediğimiz halde geldiğinden, ve hatta biz onlardan şiddetle rahatsız olduğumuzdan anlaşılıyor ki, bunlar bizim malımız değildir. Ahirette ise biz, bu vesveselerden mes’ul olmayacağımız gibi, bize onlardan hesap ta sorulmayacaktır. Zira, bir gün sahabelerden bazıları ‘Kalbimizden çok kötü sözler geliyor’ diye şikayette bulundular.–Ne geliyor? diye soruldu. –Ne geldiğini söylemeyi bile büyük günah sayarız, dediler. Bunun üzerine ‘Siz onlardan mes’ul değilsiniz’ dendi. Çünkü insan, iradesi ile ve isteyerek yaptığı hareketlerden mes’uldür. Halbuki sen, bu kötü söz ve pis hayallerden şiddetle rahatsızsın. Bunların senin iraden haricinde olduğu açık. Öyleyse, yarın ahirette sen onlardan mes’ul olmayacaksın. Kişiyi en çok endişelendiren, bu vesveseleri durduramaması ve yarın ahirette bunlar yüzünden kurtulamayacağı endişesidir. Kişi bunun vesvese olduğunu, kurtulmak için uğraştıkça artacağını, ahirette de bundan mes’ul olmayacağını bilirse artık endişe etmez ve ona aldırmamaya başlar. Zaten vesvesenin birinci ilacı budur; onun şeytandan olduğunu bilip, aldırmamak. Sen, artık vesveselere aldırmamaya başlarsan, onlar gittikçe azalır ve kaybolurlar. Yalnız, arada bir gene yoklar, ‘Acaba bizim adam ne durumda’ diye. Bakar ki sen aldırmıyorsun, gider. Yalnız bu vesvese işi arada bir seni yoklamaya devam edecektir. Sen bir söz söylersin, yanına hemen kötü bir sözü şeytan ekler. Merak etme, onun işi o. Bu hayat boyu böylece devam eder gider.
Kalbimizden gelen kötü söz ve aklımıza gelen pis hayallerden bu şekilde kurtulduktan sonra sıra; oldu, olmadı şeklindeki abdest ve namazdaki vesveseye geliyor. Bu vesveseyi halletmek te kolay. Bizim hiç birimiz namazımızın, abdestimizin olup olmadığını; Allah tarafından kabul edilip edilmediğini bilmez. Bilmemiz de mümkün değildir. O zaman ne yapacağız? Gayet basit. Tuvalet ve banyo adabına dinimizin tarif ettiği şekilde riayet edeceğiz. İlmihal kitaplarında nasıl diyorsa abdestimizi o şekilde alacağız ve namazımızı aynı şekilde kitapta nasıl yazılı ise öyle kılacağız. Sonrada: Oldu mu, olmadı mı? diye şeytana sormayacağız. Çünkü o, olmadı demeye hazırdır. Sen, on defa abdest alsan o yine sana ‘olmadı’ diyecektir. Onun işi o. Öyleyse kesinlikle ona: Oldu mu, olmadı mı? diye sormayacaksın. Bunun ilacı da budur.
Bir şey daha var ki; bazı hareketleri yaparsan vesveseden kurtulamazsın. Banyoda küçük abdestini bozmak gibi. Hadisi şerifte bu hareket vesvesenin kaynağı olarak gösterilmiştir.
Vesvesenin ana kaynaklarından birisi de; kişi bir çok günahlar işlemiş, özellikle gençlik yıllarında dinimizin yasakladığı haramlara girmiş, farzları ise yapmamıştır. Sonradan Allah hidayet nasip etmiş ve o yolları terk ederek tövbe etmiş ve İslamî bir hayat tarzına geçmiş;  namaza, abdese başlamıştır. İşte o, önceden işlediği günahlar, maalesef, onun kalbini ısırmaya başlıyor. Tevbe edip o günahları terk ettiği için günahlardan kurtulacak amma, O günahlar gitmeden önce o kişiyi epey sıkıntıya sokuyor. İnşallah bu sıkıntılar onun bu günahlarına kefaret olur.
Kısaca, herkesin yanından ayrılmayan ve daima o kişiyi yoldan çıkarmak veya zora sokmak için uğraşan bir şeytanı vardır. Onun ne gibi hileleri olduğunu öğrenirsek ve dinimize uymayan yanlış hareketleri terk edersek, inşallah o düşmanımızdan emniyette oluruz. Gene de onun şerrinden daima Allah’a sığınmak gerekir.
Bütün bunlardan sonra, gene de bu vesvese sıkıntısı devam eden kardeşlerimiz olursa, tereddüt etmeden bizimle temas kurabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder