3 Ocak 2011 Pazartesi

Ana hakkı tamam, ya ..kadın hakkı!

Ana hakkı tamam, yâ karı hakkı…
Evet, gelin kaynana kavgaları meşhurdur. Tarih boyunca gelin kaynana sürtüşmesi olmuş ve kıyamete kadar da olmaya devam edecektir. Evet, durum bu... erkeğin büyük imtihanı…
Bir tarafta asla atamayacağı annesi, diğer tarafta asla vaz geçemiyeceği hanımı… evet, yiğit ve er kişi odur ki, bu iki aslanı güzel bir şekilde geçindirsin.
Kişi üzerinde en büyük hak sahibi anasıdır. Onu dokuz ay karnında taşımış, emzirmiş, büyütmüş; dile kolay yıllarca ona emek vermiş. Dinimiz de ona “öf” bile demeyi yasaklamış. İşte dinini ve dolayısıyla ana hakkını bilen bir evlat, elbette onu incitmekten korkar. Çünkü onların haklarına riayet etmemek, onları üzmek; dünya hayatında perişan olmaktan başka, ebedi hayatı da kaybetmek demektir. İşte bu yüzden dindar bir erkek, anasını üzmemeye çalışır, onun gönlünü hoş etmek için dediklerini de elinden geldiği kadar yapar. Ancak bilmez ki anası bu durumu geline karşı kullanacak! Erkek ne bilsin; kendisini doğuran, hayatı boyunca ona kol kanat geren, her türlü fedakârlığı yapan anasının, yuvasını bozacağını, hanımı ile arasını açıp yuvasını dağıtacağını…
Evet, zavallı gelin; Allah’ın emri, peygamberimiz sav’in kavli ile istenmiş; bu eve bir emanet olarak gelmiş; tecrübesiz delikanlının elinde perişan olmuştur. Gücü yoktur ki kendini korusun, şartlar onu da bu evde yaşamaya mecbur etmiştir. Babası da ‘gelinlikle buradan çıktın, kocan evinden ancak kefeninle çıkabilirsin’ demektedir. Gel de işin içinden çık.
Ana hakkını bilen erkeğin, kadının haklarından haberi yoktur. Peygamberimiz sav kadını yetim ile beraber tutmuş ve onlara kötü davranılırsa, bizzat onların avukatlığını yapacağını söylemiştir. Evet, ahiretini yıkmamak için anasına iyi davranıp, onun oyununa gelerek hanımına zulmeden erkek…Bir yetime zulüm etmiş gibi günaha girdiğini ne bilsin.
Hakim öyle diyor; bu boşanmaya gelenlere bakıyorum, kaynana illa bir yerden bu geçimsizliğe burnunu sokuyor, ana babadan önce kaynanayı eğitmek lazım diye. Bir kaynana oğlunun ve gelinin yatak odasında yatar mı? Evet, kaynanaların bu kadar zulüm yaptıklarını duymaktayız. Yazıklar olsun; O kaynanaya da, o herife de..
Oğlan diyor ki, ana bir daha bulunmaz amma, karı her zaman bulunabilir.
A kardeşim, o kadının senin yanında yaşamak zorunda olması ona zulüm yapmayı gerektirmez ki... Sen onu sahipsiz mi sanıyorsun? Yarın onun hakkını senden öyle bir alırlar ki..
Aslında bu dünyada kimse sahipsiz değildir. Onun için kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz.
Yâ bu zulüm gören geline ne demeli? Sıkıntı çekerek, zulümlere katlanarak yıllarını geçirir ve çocuklarını büyütür. Nihayet o da oğlunu evlendirir. Olur kaynana. Eee.. çektiklerinden ders alsana, hiç olmazsa sen, gelinine iyi davransana. Olmaz!.. İlla o da zulüm yapacak, o geline rahat vermeyecek. Hınçlarını mı alıyorlar ne..
İşte bu devran böyle devam eder gider. Dinimize uygun davranan imtihanı kazanır, diğerleri kaybederler.
Ekseriye dindar olanlar dengeli hareket etmesi gerekirken, analarının sözünü dinleyip, hanımına kötü davrananlar yine onlardır. Anasının hakkına riayet ederek güya ahiretini kurtaracak, ya hanımın hakkı…
 Evet, yapılacak iş: Annenin haklarına riayet etmek, ona öf bile dememek amma, kadının haklarına da riayet etmek şartıyla. Ne anadan vaz geçebilirsin nede yardan. Öyleyse, her ikisinin de dinimizde belli olan haklarına riayet ederek yaşamalı ve imtihanı kazanarak her iki dünyada mutlu olmaya çalışmalıdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder