3 Ocak 2011 Pazartesi

Ey Kullarım! Benden Korkun! (zümer suresi 16)



Bu başlık ayet mealidir ve Zümer suresi 16. ayeti kerimesidir. Cenab-ı Hak bir çok azapları haber verdikten sonra “Ey kullarım, benden korkun” buyurmuştur. Bu konuda daha pek çok ayet ve hadis-i şerifler bulunmaktadır. Peygamberimiz (sav) “Ben sizin en çok Allah’tan korkanınızım” buyurmuştur. İnsanların büyük çoğunluğunun cehenneme gidecekleri düşünülürse bizlerin değil korkmak, korkudan ödümüzün patlaması gerekir. Zira bir hadis-i şerifte bin kişiden sadece birisinin cennete gideceği haber verilmiştir. Peygamberimiz (sav) bunu haber verince sahabeler yerlere yatıp ağlamışlardır. Cehennemdeki azaplar, faiz yiyen, namaz kılmayan, açık saçık gezen, içki içenlere verilecek cezalar düşünüldüğünde insanın boğazından lokma bile geçmez. Daha bunlardan başka, zina edenlere, kovuculuk yapanlara, gıybet edenlere, yalan söyleyenlere verilecek cezalar düşünülse insanın gözüne uyku bile girmez. Hele.. İslam’a meydan okuyanlar, İslam’ın önünü kesmek için uğraşanlar, İslam’ı yaşamak için gayret edenlere zulüm edenler… Vay onların hallerine…
Bütün bunlar ayet ve hadisler ile sabit olan hakikatlerdir ve bahsettiklerimiz sadece denizde damladır.
Hal böyle iken, günümüzde özellikle isyanlar tarihte örülmedik şekilde arttığı halde, hocalarımızın büyük bir kısmının hala insanlara müjde vermekle meşgul olmaları hayret vericidir. Allah’ın merhametli oluşunu, affedici olduğunu söyleye söyleye adeta insanları isyan etme yolunda devam etmeye teşvik etmektedirler. Öyle ya.. bu günlere bir günde gelmedik. Halbuki Allah cc açık olarak “Ey kullarım, benden korkun” buyurmaktadır. Allah cc “benden korkun” diyor, bir kısım hocalar “korkmayın, O affedici, çok merhametlidir” diyorlar. Allah cc “şeytan benim affıma güvendirerek sizi ayartmasın” diyor. Bir kısım günümüz hocaları maalesef bunu yapıyor. Demek “Allah cc affedicidir” diyerek insanların günah ve isyan yolunda devam etmelerini teşvik etmek şeytanın işidir. Hem hoca olacaksın, hem de şeytanın safında yer alacaksın! Bu olur mu?
İmam-ı Gazali Hz.leri “isyan edip duran insanlara müjde vermek zehir vermek gibidir” buyurmuşlardır. Çünkü onlara müjde vermek “siz isyanınıza devam edin, nasıl olsa Allah affeder” manasını taşıdığından bu müjde günah ve isyana teşik anlamı taşır. Günümüzde bu yaygın olarak yapıldığından isyanlar da almış başını gitmiştir. Hocalarımız toplumun bu hale gelmesindeki paylarını düşünmelidirler.
Peki.. Allah cc affedici, sonsuz merhamet sahibi değil midir? Elbette öyledir. O zaman problem nerede?
Bir kişi hayatı boyunca putlara tapsa, içki içip zina etse amma pişman olup tevbe etse Allah cc onu affedebilir. Af isteyecek… Amma, tevbenin de şartları vardır. Hiç işlediği günahı terk etmeden, o günahlara pişman olmadan tevbe olur  mu?
İnsanlara işlemekte oldukları günahları terk etmeleri, bırakmaları için telkinde bulunulur ve Allah’ın affedici olduğu, işlediği günahları tevbe ederse affedebileceği söylenir amma, işlemekte olduğu günahları terk etmeye hiç niyeti olmayan, bugüne kadar yaptıklarından da en küçük bir pişmanlığı bulunmayan kişilere Allah’ın affedici olduğu söylenir mi? Onlara ancak işlemekte oldukları günahları sebebi ile uğrama ihtimallerinin olduğu azaplardan bahsedilecek ki belki azaplardan korkarlar da o günahları terk ederler.
Dinimizde müjde de vardır, korku da…Mü’min yeri ümit ve korku arasıdır. Günahlarına bakar, korkar; iyi amellerine bakar, ümidlenir. Hayatı böyle geçer.
Yoksa, günümüzde olduğu gibi haramlara dalıp, “nasıl olsa Allah affedicidir, merhametlidir” demek ve hiç pişman olmadan haramları işlemeye devam etmek ancak şeytana maskara olmaktır.
Allah cc “Ey kullarım, benden korkun, şeytan sizi benim affıma güvendirerek kandırmasın” dediği halde, emir yasak tanımadan gayri islami bir hayat sürenlere müjde vermek insanları isyana teşvik hususunda şeytana yardım etmek hükmündedir.
İster müjde verelim, ister azaplardan bahsedelim, maksadımız insanların haramları terk edip emir ve yasaklar çerçevesinde bir hayat sürmelerini sağlamak olmalıdır. Yoksa, ne bizim müjdelememiz ile insanlar cennete girer nede korkutmamız ile cehenneme…Bize düşen dinimizde ne denmişse onu söylemektir. Dinimizin kaynağı ise kitap ve sünnettir; bizim kafamız ve sönük fikirlerimiz değil!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder