3 Ocak 2011 Pazartesi

İzmir…Miting yapılan yere gittim!

Yeğenimin evlenmesi vesilesi ile meşhur İzmir mitinginden 10 gün sonra İzmir’e gittim. Atatürk posterleri ve bayrakların bir çok evlerde halâ asılı olduğunu gördüm. Beş gün sonra ayrılırken de durum aynı idi.
Henüz 17 yaşlarında olan diğer yeğenim “dayı, gel seni İzmir’de gezdireyim” dedi. “Olur” dedim. Bornova’dan metroya bindik ve Konak’ta indik. Deniz kenarında yürüyerek gezelim düşüncesi ile Alsancak tarafına, kordon boyunca yürümeye başladık. Bir müddet sonra meşhur İzmir Mitinginin yapıldığı yere vardık. Kordon boyu ve miting alanı civarında gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bu bölge herkesin gezip dinleneceği park şeklinde tanzim edilmiş. Herkes orada gezip dinleniyor. Bu arada küçük ağaçların altlarına uzanmış genç kızlar, erkeleri ile beraber en hafif ifade ile oynaşıp dururlar. Gelip geçenler hiç umurlarında bile değil. Hayret ettim. Yeğenim dedi ki, ‘dayı, buralar her zaman böyledir.’ Bu arada bir apartmana asılmış afiş dikkatimi çekti. Sanki ben buraya bunları görmek için gelmişim. Afişte Atatürk’ün meşhur bir sözü yazılı. “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” Aynen böyle. Bir tarafta bu meşhur söz, tam karşısında yerlerde, üstelik erkeleri ile beraber sürünen kızlar! İster istemez düşündüm.
Acaba bu afişi ve sözü asanlar, her gün bu rezil vaziyeti görmekten bıkmışlar ve belki de faydası olur düşüncesi ile mi acaba Atatürk’ün bu sözünü asmışlardır? Öyle ya... bu kesim ekseriya kendilerini Atatürk’çü olarak takdim ediyorlar. Yerlerde rezil vaziyette sürünen bu kızlar belki O’nun sözünü dinlerler diye mi düşündüler acaba?
Aslında  bu afişi ve sözü asanlar ile o yerlerde sürünüp, erkekleri ile aşk yapanlar aynı kesimin insanlarıdır ve aynı fikirleri savunmaktadırlar. Acaba onların göklere yükselmekten kasdettikleri bu mudur? Çünkü her vesile ile bu hayat tarzını savunuyorlar. Kaybederiz diye korktukları hayat tarzı bu olsa gerek!..
Atatürk’ün yukarıdaki sözü samimi olarak söylediğinde şüphe yok. Atatürk bu sözü söyleyerek toplumu sevk ettiği yolun ileride bu noktaya varacağını acaba hesap edemedi mi?
Acaba, toplum çağdaşlaşmak ve modernleşmek diye aldatılarak bilerek mi bu yola sevk edildi? Çünkü, bugünkü rezil vaziyetten şikayet eden laik kesimden hiç kimse yok. Hatta, bu hayat tarzının devam etmesi için yollara döküldüklerini, mitingler yaptıklarını açık olarak söylüyorlar. ‘Bu hayat tarzımızı kaybederiz diye korkuyoruz’ diyorlar.
Cumhuriyetin kazanımları da bunlar olsa gerek. Çünkü Cumhuriyet kadını dendiği zaman hep bu tipler akla geliyor. Acaba onların, kadının göklerde yükselmesinden anladıkları şey yerlerde sevdikleri erkeklerle  aşk yapmak mıdır?
İnsanların gözleri önünde erkekleri ile aşk yapanlardan hiç şikeyet etmeyen, hatta böyle haberleri ballandıra ballandıra anlatan kartel medyası, küçücük örtülü kızların ilahi söylemelerinden, namaz kılarkenki görüntülerinden şiddetle rahatsız olup terörist haberi verir gibi nakletmeleri acaba neyi ifade ediyor?
Hayvanlar bile eşleri ile beraber olacakları zaman şöyle gözden ırak yerleri seçerken, acaba şehrin en işlek yerinde, kimseye aldırmadan aşk yapanlar; Kur’an-ı Kerim’de “kel enami belhüm adel” (hayvandan da aşağı) diye tarif edilen insanlar, bunlar mı ki acaba? Belki de bunlar, insan suretindeki şeytanlardır!..Böyleler için Bediüzzaman Hz.leri “insan eğer insan olmazsa şeytan bir hayvana inkılap eder” buyurmuşlardır.
Bu gibi düşünceler ile yürürken aklıma bir de şu fikir geldi. Konyamıza sahip çıkmalıyız. Yanlış işlere müdahale etmeli ve önlemeye çalışmalıyız. Çünkü zamanında müdahale edilip önlenmezse bu gibi rezillikler toplumda yayılıyor ve neredeyse müdahale edilemez hale geliyor. İşte İzmir’de bugün durum bu. İnsanlar rezilliklere müdahale edemez hale gelmiş. Maalesef böyle rezilliklere müdahale edemedikleri gibi onların yanlarından yüzleri kızararak geçmek zorunda kalıyorlar. Dahası da var; O tarafa, rahatsız olurlar diye, bakmadan geçiyorlar. Evet, bunları ve daha fazlasını bu gözlerimle gördüm. Yarın bizlerde aynı duruma düşmemek için Konyamıza sahip çıkmalıyız.
Aslında bizim toplum böyle rezilliklere fırsat vermez ve gerekirse bir günde de bitirir, amma şimdi, maalesef bu rezilliklere müdahale ederse karşısına kimin dikileceğini biliyor ve çaresiz oturuyor. Peygamberimiz s.a.v. bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: Bir kötülüğü önlemeye gücünüz yetmezse Allah cc onu değiştirinceye kadar sabrediniz.
Evet, görüyoruz ki dünyada hiçbir şey öylece devam edip gitmiyor. Hiç müdahale edilmese bile mutlaka değişiyor. Öyleyse biz, düzeltebileceğimiz şeylere müdahale etmeliyiz amma, düzeltemeyeceğimiz şeylere sabretmekten başka çaremiz yoktur.
               DİLEK

Teşrif et rüyama, canım Muhammet!
Sevinçten  zatına  uçasım geldi
Emmare nefsimi bildim esaret
Senin varlığına kaçasım geldi.

Tutunsam eline bulsam visali
Fani varlığımdan geçesim geldi
Boyanıp rengine  bir gül misali
Senin varlığında  açasım geldi.

Senin gül Cemalin deva zulmete
Zulmetten nuruna göçesim geldi
Sana vekil olup bütün ümmete
Senin rayihanı saçasım geldi.

                                                      Osman ALTAŞ

Günün sözü:
“Gayr-i meşru yoldaki o cüz-i lezzet, oltaya takılan yem gibidir. Aç olan balık o yemi yemeye kalkarsa kendisini helak eder. Sen de haramlardaki o az bir lezzet için haramlara girersen dünya ve ahiretini mahvedersin.”


Risale-i Nur’dan:
“Kendi nefsime hitaben demiştim: Ey gafil Said! Bil ki, şu âlemin fenâsından sonra sana refakat etmeyen ve dünyanın harabıyla senden mufarakat eden birşeye kalbini bağlamak sana lâyık değildir.”








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder