3 Ocak 2011 Pazartesi

Bu dünyada mücadele bitmez!..

Bu dünyada mücadele bitmez, çünkü bu bir kanundur ki, kıyamete kadar devam edecektir.
En küçük dairede insan nefis ve şeytanla sonu gelmez bir mücadele içindedir. Hem bu öyle bir mücadeledir ki neticesi ebedi cennet veya ebedi cehennem olacaktır. Yani, işin şakası yoktur; iş, çok ciddidir.
Kişinin mücadele etmek zorunda olduğu sadece nefis ve şeytan değildir. İçinde yaşadığı aileden bulunduğu şehre, ülke genelindeki mücadeleden dünya çapındaki mücadeleye kadar her alanda kişi mücadele etmek zorundadır. Dolayısıyla bu mücadele kanunu rasgele konmuş bir kanun da değildir. Çünkü hayatın gelişip ilerlemesi bu mücadele kanununa bağlıdır. Bir nevi mücadele edilen düşmanlar varlık sebebidir. Onlar sayesinde hayat gelişip ilerler.
Hangi gurubun galip geleceği ise her ne kadar mücadeleyi ciddi tutmaya bağlı ise de bu konuda kader hakimdir. Cenab-ı Hak zaferi, galibiyeti insanlar arasında gezdirdiğini Kur’an-ı Kerim’de haber vermiştir. Mesela, Osmanlı imparatorluğu zamanında dünyada daha bir çok imparatorluk vardı. Devir öyleydi. Osmanlı İmparatorluğu vakti gelince arkasında şanlı bir tarih bırakarak tarih sahnesinden çekildi. Dikkat ederseniz diğer imparatorluklarda kısa aralarla yıkıldılar. Çünkü imparatorlukların zamanı tamamlanmıştı. Gitmelerinin vakti gelmişti… ve gittiler.
Sonradan onların yerini zorba idareler aldı. Bütün dünyada halklarını düşman kabul eden bu sistemler yüz yıl kadar saltanat sürüp arkalarında pek çok zulüm bırakarak tarih sahnesinden çekilmeye başladılar. Çünkü bunlarında gitme vakitleri gelmişti.
Bundan 15 sene kadar önce öğrencilerime “Dünyaya bahar gelirken Türkiye bunun dışında kalamaz” demiştim. Yani, değişimin gelmekte olduğunu, kaçınılmaz olduğunu söylemiştim. Vakti gelen gitmeye mahkumdur. Kişi için de aynı kanun geçerlidir. Vakti geldiği zaman ölmekten kurtulamaz..
Aynen öyle de, bu günlerde ülkemizde uzun zamandır saltanat sürenlerin gitme zamanı geldi. Geldi amma bu saltanatı bırakmak kolay değil. Dolayısıyla yukarılarda bunun mücadelesi veriliyor. Yeni çıkan kanunlar ile bir taraf sevinçten uçarken, diğer taraf direniyor. Evet, elbette direnme olacak amma onların gitme zamanı geldiğinden  bunun önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Değişim kaçınılmazdır. Çünkü bunlar yüz senedir yaptıkları ile ne olduklarını ortaya koydular. İyi yaptılarsa mükafatını, kötü yaptılarsa cezalarını çekeceklerdir. Bu alemi sahipsiz sanıp, kainatı yaratan zata meydan okumanın hesabını da vereceklerdir. Ömürleri din ile, dindarlar ile mücadele etmekle geçen kişiler herhalde bunun bir gün Allah tarafından hesabının sorulacağını düşünmüşlerdir. Düşünmedilerse de önemi yok. Hesap zamanı gelmiştir.
Bunlar gidince ne olacak, sorusu ister istemez akla gelmektedir. Bunu uzun zaman önce ilan ettim ve iki sene önceki bir yazımda “Dünya Mehdi-i Azam dönemine girmiştir” demiştim. Bu, uzun zamandır beklenen parlak devir de gelmek üzeredir. Ve bu devrin gelişini de engellemek mümkün değildir.
Allah ömür verirse bugün yaşayanlar o güzel günleri göreceklerdir. Din düşmanları, İslam’ın toplum hayatında yaşanmasını yasaklayanlar, en büyük tehlike olarak İslam’ı gösterenler tarih sahnesinden çekilmek üzeredirler. Bir anda da koyup gidecek değiller elbette. Mücadele de edecekler amma değişimin kaçınılmaz olduğu da inkar edilemez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Bu bir devir meselesidir ve asırlardır yaşanan bir gerçektir. 20. yüzyıldaki karanlık dönem geride kalmak üzeredir. Dinimizi yaşamamızı engellemeye çalışan zorbaların olmadığı günlere bir an önce kavuşmak dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder