3 Ocak 2011 Pazartesi

Her istediğin olursa mutsuz olursun!..


Evet, insanın her istediği olursa mutlu olamaz, desem ne dersiniz? İnanılacak gibi değil amma gerçek bu. İnsanın her istediği olursa, o zaman hayatın anlamı kalmıyor ve insan zevklerini kaybettiğinden bunalıma giriyor. Bunun ispatı çok kolay; dünyada en çok intihar eden insanların hangi ülkelerde ve ne gibi imkanlara sahip oldukları incelendiğinde bu dediğimiz hemen anlaşılıyor.
Dünyada en fazla intihar en gelişmiş Avrupa ülkelerinde olmaktadır. Garip değil mi? Halbuki bu insanların gelecek endişeleri yok, hemen her istediklerini elde edebiliyorlar ve hayatları garanti altında. İstedikleri gibi yeyip istedikleri gibi gezip eğlenebiliyorlar. İstedikleri gibi giyinip istedikleri kişi ile de beraber olabiliyorlar. Öyleyse bu intiharlar niye?
Gayet basit; her istedikleri olunca, canlarının isteyebileceği her bir zevki tadınca hayattan beklentileri kalmıyor. Hiçbir şeyin özlemini çekmediklerinden hayat onlar için anlamsızlaşıyor ve bunalıma giriyorlar. Netice intihar etmekten başka çareleri kalmıyor.
Demek, her istediğine ulaşan insanlar, özellikle çocuklar bunalıma düşüyorlar. Bunun    toplumumuzda pek çok örneği vardır. Nasıl ki insan canının her istediğini bulsa ve yese yemek zevkini kaybeder, istediği kadar uyusa uyuma zevkini kaybeder. Aynen öyle de; her istediğini elde eden kişi ve çocuk ta bütün zevklerini kaybeder ve hayat onlar için anlamsızlaşır. Neticesi psikolojik problemler ve bunalım.
Çocuklarının her istediğini yerine getiren anne babaların kulakları çınlasın. Çocuklarının her istediğini almakla onlara nasıl bir kötülük ettiklerini bir bilseler…
İnsan biraz özlem çekmeli, elde edemediği şeyler olmalı ve onun hasretini yaşamalı, bazı sıkıntılar görmeli ki hayatın bir anlamı olsun. Mesela çocuk askere gitti. Bir ayrılık oldu. Onun telefonlarını beklemek, arada bir konuşmak, sonra bir izin ile geldiğinde yaşanan gözyaşları içinde hasret giderme. Bu güzellikleri yaşamak için ayrılık acısını çekmek gerekir. Ayrılık acısını çekmeyen kavuşmak zevkini de alamaz. Demek bu dünyada kural bu; acıkacaksın ki yemek yemenin zevkini alasın, susayacaksın ki su içmenin zevkine varasın, hasta olacaksın ki sağlıklı dolaşmanın zevkini çıkarasın. Çok çalışıp yorulacaksın ki dinlenmenin ve tatil yapmanın zevki olsun ve hakeza. Bazen parasız kalacaksın, hayatın bir bölümünde kiracı olacaksın, bisikletle, mobiletle gezip arabaların karşısından bakacaksın ki sonra bu nimetlere kavuşmanın zevki olsun ve böylece hayat güzelleşsin. Hiçbir şeyin özlemini çekmeyen hayatın zevkini alamaz ve hayat onun için çekilmez hale gelir. Çocuklarının her istediğini yerine getiren ve sonrada büyük bir şey yapmış gibi bunları anlatanlar, anlıyor musunuz?
Aslında sen çok şeyin özlemini çektin, çok sıkıntılar çektiğin için hayatın zevkli oldu, bunalımlara girmedin. Bir çok şeyi elde edeceğim diye çırpındın ve farkında olmadan hayattan zevk aldın. Şimdi diyorsun ki: ben çok çektim, çocuğum çekmesin. Hayır,  o da çekmeli ki adam olabilsin ve hayatından zevk alsın.
Adamın birisi bir tırtılın nasıl meydana geldiğini merak eder ve bir yuvayı takip etmeye başlar. Bir müddet takip ettikten sonra bir gün bakar ki yuvada küçük bir delik açılmış ve kelebek halindeki tırtıl bu delikten çıkabilmek için uğraşıyor amma bir türlü çıkamıyor. Şu deliği genişletivereyim de tırtıl rahatça çıksın diyor. Genişletiyor. Ve tırtıl mücadele etmeden kolayca o delikten çıkıyor. Çıkıyor amma asla bir daha uçamıyor. Çünkü o tırtılın o dar delikten mücadele ederek çıkması, o sıkıntıyı çekmesi ve kuvvetlenmesi gerekiyordu. O, güya ona iyilik yaparak o sıkıntıyı çekmeden çıkmasını sağladı, amma kuvvetlenemeyen tırtıl bir daha uçamadı.
Şimdi sen de çocuğunun her istediğini kolayca eline verirsen, hayatın zorluklarına karşı onu korur ve “ben çektim, o çekmesin” diye onun normalde görmesi gereken sıkıntılardan onu korursan bu çocuğa öyle bir kötülüktür ki artık bunun telafisi de mümkün değildir.
Eğer gerçekten çocuğunuzu seviyorsanız ve onu tehlikelere karşı korumak istiyorsanız gitmekte olduğumuz ebedi hayattaki tehlikelere karşı onu korumaya çalışmalısınız. Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmesini sağlamalısınız. Yoksa, dünyanın sıkıntıları onu ahirette bekleyen sıkıntıların yanında sinek ısırması kadar da olmaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder